Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/4968 E. 2010/2183 K. 02.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/4968
KARAR NO : 2010/2183
KARAR TARİHİ : 02.03.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacılar vekili, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapıldığını, takibin dayanağının ipotek senetlerinden doğan kefalet iddiası olduğunu, kefaletin geçersiz olduğunu belirterek, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip borçlusu dava dışı … ile banka arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, ayrıca kredi kartı verilip kullandırıldığını, kredi sözleşmeleri ve kredi kartı ile …’a kefaletinden doğan borçlar nedeniyle ipotek verenler ve asıl borçlu hakkında takip yapıldığını, ipotek sözleşmesinin hukuka uygun olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların dava dışı …’ın bankadan almış ve alacağı kredilere, doğmuş ve doğacak borçlarına karşı teminat teşkil etmek üzere … lehine ipotek tesis ettikleri, ipotek akit tablosunda kredi ve kefalet borcuna atıf yapıldığı ve ipotek limitinin belli olduğu, bu nedenle davacıların davalarında haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davaya konu ipotek akit tablosunun incelenmesinde, davacıların maliki bulundukları taşınmazları dava dışı …’ın T. … Bankasına olan borçlarının teminatı olarak ipotek ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilirkişi kurulu raporunda tespit edildiği üzere taşınmaz üzerindeki ipotek yükü açıkça belirlendiğinden ipotekler limit ipoteği olup, bu durum mahkemenin de kabulündedir.
Limit (üst sınır) ipoteğinde tescil edilmiş alacak miktarı, faiz ve diğer giderler dahil olmak üzere hiçbir şekilde aşılamaz. Limiti aşan kısım bakımından alacaklı genel haciz yolu ile takip yapabilir.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe temel teşkil eden kredi ve kefalet borcu yönünden ipotek limitlerini aşan kısım tespit edilip, bu miktar yönünden davacıların menfi tespit istemlerinin değerlendirilmesi yönünden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.