YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/4726
KARAR NO : 2009/4996
KARAR TARİHİ : 27.05.2009
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, davanın niteliği itibariyle bu istemin reddine incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.
Davalı vekili davanın süresinde olmadığını, müvekkilinin dava dışı borçlu şirketin muhasebecisi olduğunu ve iyiniyetle borçluya kredi kartlarını kullandırdığını, önceleri ödenen kredi kartı borcunun sonraki dönemlerde ödenmemesi üzerine, müvekkilinin borcu kapatmak için 75.000,-TL. tutarlı kredi kullanmak zorunda kaldığını, bu harcamaların kredi kartı ekstrelerinden anlaşılabileceğini; öte yandan müvekkilinin borçlu şirketin kullandığı 123.484,-TL.lik krediye kefil olduğunu, elden de bir miktar nakit para verdiğini ve uğradığı ve uğrayacağı zararlara karşılık teminat olmak üzere takip konusu iki bonoyu aldığını, kredi kartları ile davacıya da ödeme yapıldığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davalının borçlu şirketin muhasebecisi olduğu ve borçluların takibe itirazlarının bulunmadığı yolundaki beyanlarıyla davalının takibini 27.09.2007 günü kesinleştirdikleri; borçlu ile davalı arasındaki ilişkinin, takibin kesinleştirme şeklinin ve ibraz edilen belgelerin şirket defterlerine işlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve olağan olmayan tarzda alacak iddiasında bulunulduğu gerekçesiyle, esasa etkili olmayacağından davalı delillerinin de toplanmasına gerek görülmeden davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır. Davalı alacağının varlığını kanıtlamak amacıyla bir kısım belgelere dayanmış ise de mahkemece bunların ibrazı ve celbi sağlanmadan karar verilmiştir. Dava dışı borçlu şirket defterleri incelenmeksizin, bir takım belgelerin bunlara işlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu yönündeki gerekçe de, herhangi bir incelemeye dayanılmaksızın oluşturulmuştur. Bu durumda mahkemece davalı yanca sunulan delillerin toplanması ve bunlar üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınması; takip dayanağı bonoların teminat maksadıyla verildiğinin savunulması karşısında, eğer varsa esas alacağın saptanması ve davalı yanca dava dışı borçlu tarafından kullanılan kredi sözleşmesinden doğan borcun kefil sıfatıyla ödendiğine ilişkin beyan ve belgeler üzerinde durularak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm oluşturulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.