Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/3533 E. 2010/632 K. 27.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/3533
KARAR NO : 2010/632
KARAR TARİHİ : 27.01.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine Kadıköy 1.İcra Müdürlüğünün 2005/1054 sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, tarafların anlaşması üzerine davalının 23.02.2005 tarihli makbuz ile alacağını tahsil ettiğini ve takipten vazgeçtiğini beyan ettiğini, davalıya çekle 8.330.13 YTL miktarlı ödeme yapıldığını ancak davalının aradan 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra işlemden kaldırılan dosyayı yenilediğini, aynı müdürlüğün 2008/9997 sayılı dosyasında aynı alacağa dayanılarak yapılan takip sonucu müvekkilinin bankadaki hesaplarına haksız bir şekilde haciz konulduğunu ileri sürerek icra takibinden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmesinden sonra 8.330.13 YTL bedelli çekle takip konusu borç aslının haricen ödendiğinin öğrenildiğini, asıl alacağın tahsil edildiği ve sadece fer’iler bakımından takibin devam ettiği hususunun 18.11.2008 tarihinde icra dosyasına bildirildiğini, asıl alacak yönünden davanın konusuz kaldığını, davacının sunduğu ibranamenin yalnızca alacağın aslına ilişkin olup, fer’ilerini kapsamadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının ibraz ettiği 23.02.2005 tarihli belgede faiz, avukatlık ücreti ve diğer fer’iler yönünden herhangi bir ayırım yapılmadan takip borçlusu davacının ibra edildiği, takibin bu alacaklar yönünden de devamına imkan bulunmadığı, takip alacaklısı davalı tarafından dosyanın 2005/1054 sayısını içerdiği dönemde borcun ödendiği yönünde beyanda bulunulduğu, davanın açıldığı tarih itibariyle takip borçlusu davacının davalı takip alacaklısına asıl borç açısından borcunun bulunmadığı konusunda uyuşmazlık olmadığı gibi, takip tarihi itibariyle asıl alacağa ilişkin geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle takibe konu asıl alacak hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, 23.02.2005 tarihli belge karşısında icra takibinin faiz, avukatlık ücreti ve diğer fer’iler yönünden devamına hukuken imkan bulunmadığı belirlendiği kabul edilerek bu kalemlere yönelik menfi tespit davasının kabulüne, davacının davalıya icra dosyasında bu kalemlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının %40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, menfi tespit davası olup davanın dayanağı olan icra takibinde talep edilen asıl alacağın haricen tahsil edildiği ve bu nedenle fer’ileri yönünden takibe devam edileceği hususu alacaklı vekili tarafından dava açıldıktan sonra 18.11.2008 tarihinde icra dosyasına bildirildiğinden ve bu durumda davanın açıldığı tarih itibariyle hem asıl alacak hem de fer’ileri yönünden davacı aleyhine devam eden bir takip nedeniyle davacının iş bu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun ve alacaklı vekilinin davadan sonra asıl alacakla ilgili takibinden vazgeçmesi nedeniyle dosyaya sunulan ibraname de gözetildiğinde davacının dava tarihi itibariyle haklı olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece konusuz kalan taleple ilgili olarak da davacı yararına vekalet ücreti takdiri ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi alacağın fer’ileri yönünden verilen kabul kararı nedeniyle davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.