YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2811
KARAR NO : 2009/5168
KARAR TARİHİ : 02.06.2009
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali-menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan ödenmeyen kredi kartı alacağı için icra takibine başlandığını, borca itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuş, birleşen dava dosyasında müvekkilinin kullandığı kredi kartı borcunu ödemediği için aleyhine icra takibine başlandığını, ancak yasal süresi içinde 4822 sayılı Kanunun geçici 1.maddesi kapsamında tanınan haktan yararlanmak için davalı bankaya müracaat ettiğini, bankaca taksitlendirme yapıldığı halde, belirlenen tutarın borcundan fazla olduğunu, bu nedenle … borcun 4822 sayılı Yasa’nın öngördüğü esaslar dahilinde tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, taraf beyanlarından borcun aylık taksit olarak 637.00 YTL üzerinden ödendiği, bilirkişi kurulu raporuna göre aylık taksitlerin 633.50 YTL olup, toplam borcun 7.602 YTL olduğu gerekçesiyle, 12 ay ödemenin 633.50 YTL ve toplam borcun 7.602.02 YTL olarak tespitine, borç ödenmiş olduğundan ayrıca aylık ödemelerin beklenmesine ve başkaca karar verilmesine yer olmadığına, aylık 350 YTL olmak üzere toplam 42.00 YTL’lik fazla ödemesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, bankadan bunu ayrıca talep etmekte muhtariyetine, davaların 4822 sayılı Yasa’ya göre sonuçlandırılması nedeniyle ayrıca tazminat verilmesine ve vekalet ücreti ile masraf takdirine yer olmadığına, bilirkişi raporunda tahsil harcı da hesaplandığından dava dilekçesinde yatırılan harçlar da nazara alınarak başkaca harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Birleşen davalar bağımsızlıklarını korurlar. Mahkemece bu kural doğrultusunda her dava ile ilgili olarak ayrı ayrı hüküm tesisi gerekir. Buna göre,
1-Davacı banka vekili tarafından açılan asıl itirazın iptali davası yönünden;
HUMK’ nun 388 ve389.maddelerinde hüküm fıkrasında bulunması gereken hususlar açıklanmıştır. Bu maddelere göre, hüküm sonucu kısmında istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Mahkeme hükmü açıklanan hususları kapsamadığından anılan yasa maddelerine uygun şekilde hüküm oluşturulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Birleşen tespit davası yönünden ise, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta (kural olarak) hukuki yararı yoktur.
Somut olayda eda davası açılmasının mümkün olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma biçimine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.