Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/2636 E. 2010/1834 K. 24.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2636
KARAR NO : 2010/1834
KARAR TARİHİ : 24.02.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 20.2.2008
Nosu : 208-67

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-
Dava nakit alacağın tahsili, gayri nakdi alacakların ise depo edilmesi talebiyle girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı … ile şirket vekili davanın süresinde açılmadığını, bedeli alınan teminat mektupları için yeniden depo talep edildiğini ve harici garantinin 30.11.1988’de sona erdiğini; diğer davalı … vekili ise davanın süresinde açılmadığını, kredi sözleşmesindeki imzaların müvekkili eli ürünü olmadığını, teminat mektuplarının tazmin edilmediğini, borçlarının bulunmadığını, İcra ve İflas Kanunu’nun 68/b maddesine uygun bir ihtar gönderilmediğini, faiz oranının fahiş olduğunu, takip dayanağı sözleşmenin belirtilmediğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece asıl borçlu bakımından 129,05 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına; 71,71 TL ile 27.500,-USD.nin depo edilmesine; kefiller bakımından ise sözleşmelerin 1995-1997 yılları arasında akdedildiği, teminat mektuplarının 1985-1992 devresine, harici garantinin ise 1987 yılına ait olduğu, davacı yanın 24.11.1995 tarihinden önceki tarihte düzenlenmiş genel kredi sözleşmesi sunamadığı, bu itibarla önceki tarihli borçlardan sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kefil asıl borçlunun alacaklıya (bankaya) olan borçlarının ödenmesini teminat altına alır. Kefilin sorumluluğu da kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçları ile belirlenir. Bunun dışında asıl borçlunun borcunun doğum tarihi, kural olarak kefilin sorumluluğunu etkilemez. Öte yandan kredi sözleşmesi yazılı şekil şartına tâbi değildir. Davacının teminat mektubu ve harici garanti vermiş olması ve borçlunun da bunları üçüncü kişilere tevdi etmesi, taraflar arasında bir kredi sözleşmesi olduğunu gösterir.
Somut olayda davalı kefiller, diğer davalı şirketin borçlarına kefil olduklarına göre, bu borçların hangi tarihte doğmuş olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece kefillerin sorumlu olduğu miktarın yaptırılacak bir bilirkişi incelemesi ile belirlenmesi suretiyle bir karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.