Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/1539 E. 2009/8678 K. 01.10.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1539
KARAR NO : 2009/8678
KARAR TARİHİ : 01.10.2009

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki borçtan kurtulma davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı … ve vek.Av…. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan asıl ve avukatın sözlü açıklamas
ı dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 3800 TL borç para alıp 2.500 Dolarlık senet verdiğini, senede bağlı borcu ödemesine rağmen davalının 15.01.2004 tarihinde … 1.İcra Müdürlüğünün 2004/201 esas sayılı dosyadan takibe geçtiğini, takip konusu senetteki imzanın müvekkiline ait bulunmadığını, müvekkilinin davalıya senetli veya senetsiz borcu olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının icra mahkemesinde görülen davada imzaya itiraz ettiğini,kararın kesinleşmesinden itibaren 7 gün içinde açılmayan borçtan kurtulma davasının dinlenemeyeceğini, yaklaşık 4 yıl sonra açılan davanın süre yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre İİK’nun 170/b.maddesi uyarınca 62 ila 72 maddelerinin bu fasıl hükümlerine aykırı olmadığı sürece kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip hakkında da uygulanacağı, davacı borçlunun İİK’nun 69.maddesinde öngörülen 7 günlük sürede borçtan kurtulma davası açmadığı, hükümde öngörülen sürenin hakdüşürücü süre olduğu ve yargılamanın her aşamasında gözetileceği, süresinde borçtan kurtulma davası açmayan davacının aynı sonucu doğuracak menfi tespit davası da açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı alacaklı … 1.İcra Müdürlüğünün 2004/201 sayılı dosyasından 01.12.2003 vadeli 26.250 TL bedelli bonoya dayanarak davacı borçlu … aleyhine takibe geçmiştir. Borçlu … … İcra Mahkemesinin 2004/53 sayılı dosyasında görülen davada takip konusu senetteki imzaya itiraz etmiş, mahkemece 28.12.2005 tarihli kararla talep reddedilmiştir.
Davacı borçlu tarafından takibe konu borç icra dosyasına ödenmeden 18.08.2008 tarihli bu dava açılmıştır.
Bir davada hakim sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların hukuki nitelendirmeleriyle bağlı değildir. Mahkemece davacının iddiasının İİK’nun 69.maddesinde düzenlenen borçtan kurtulma davası niteliğinde olduğu, bu davanın da süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa İİK’nun 69.maddesi uyarınca borçtan kurtulma davasının söz konusu olabilmesi için alacaklının adi senede dayanarak ilamsız takip yapması, borçlunun takip dayanağı belgedeki imzaya itiraz etmesi, alacaklının itirazın geçici kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açması gerekir.
Davalı alacaklı kambiyo senetlerine özgü takibe geçmiş olup, borçlunun icra mahkemesinde yaptığı imzaya itiraz kural olarak takibi durdurmayacağından itirazın geçici kaldırılması söz konusu olmaz. Her ne kadar İİK’nun 170/b maddesinde İİK’nun 62 ila 72 maddelerinin bu arada 69.maddesinde kambiyo senetlerine özgü takip hakkında da uygulanacağı belirtilmişse de 69.maddenin uygulanabilmesi için kambiyo senetlerine özgü takiple ilgili hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte itiraz icra mahkemesine yapıldığından ve itiraz kural olarak takibi durdurmadığından itirazın geçici kaldırılması ve borçtan kurtulma davasının olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin davanın reddine ilişkin gerekçesi isabetli değildir.
Davacının açtığı dava menfi tespit davası olup, icra mahkemesince imzaya itiraz üzerine yapılan inceleme icra mahkemesinin kararı kesin hüküm teşkil etmediğinden menfi tespit davasına bakan mahkemeyi bağlamaz. Esasen borçtan kurtulma davası da bir tür menfi tespit davası olup, 7 günlük sürede açılmayan borçtan kurtulma davası takip konusu borç henüz ödenmediğine göre menfi tespit davası olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır. (11.HD.30.3.1981,1493/1373; 19 HD.4.10.1995, 6717/7855)
Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken davanın borçtan kurtulma davası olduğu ve süresinde açılmadığı gerekçeleriyle usulden reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 625.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.