Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/1340 E. 2009/4479 K. 14.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1340
KARAR NO : 2009/4479
KARAR TARİHİ : 14.05.2009

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, 1991 yılından beri inşaat sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin bir çok inşaatı tamamladığını, ikibine yakın konut inşaatının devam ettiğini, 2008 yılı Haziran ayından itibaren şirketin mali durumunun bozulmaya başladığını, borca batık hale gelen şirketin alacağı tasarruf tedbirleri, altyapısı tecrübe ve potansiyeli ile mali durumunu düzeltilebileceğini, …’a yapmakta olduğu inşaat işinin devam ettiğini, işletmeye finansal yönden destekleyecek yeni unsurlar arandığını ileri sürerek iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olduğu, tedbir kararı alan şirketin ilanlar yaptırmadığı, duruşmalara katılmadığı, dürüst davranmayan davacının iflas erteleme talebinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacı şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Limited Şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur. İflasın ertelenebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalade mühletten (İİK’nun 329/a) yararlanmamış olması gerekir. Erteleme talebi TTK’ nun 546.maddesinin atıf yaptığı TTK’ nun 324.maddesine göre borca batık bildirimi anlamındadır. Bu nedenle mahkeme öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmeli, borca batık durumda ise ıslahının mümkün bulunup bulunmadığını incelemelidir. Şirketin borca batık durumda olması halinde iflasını veya erteleme talebini düzenleyen İİK’nun 179. ve TTK’ nun 324.maddesinde bu istemin ilanına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. İflasın ertelenmesi kurumu, erteleme talebinde bulunan şirketin menfaati kadar bu şirketten alacaklı olanların menfaatini de göz önüne alarak düzenlendiğinden alacaklıların menfaatinin korunması yönünden erteleme talebinin ilan edilmesi uygun olur. Zira, bu durumda şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötüniyetli davranışların önüne geçmek ve şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını alacaklılara kanıtlama olanağı verilmelidir. Bu nedenle erteleme talebi İİK’nun 166/2.maddesinde öngörülen usulle ilan edilmeli, ilan üzerine alacaklıların itirazı mevcutsa bu itirazlar değerlendirilerek erteleme koşullarının mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. Mahkemece bu yönün gözetilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece davacının ilanları yaptırmadığı gerekçesiyle iflasına karar verilmişse de, borca batık durumdaki sermaye şirketi, durumu TTK’ nun 324.maddesi uyarınca mahkemeye bildirmesi yeterli olduğundan ve bu durum kamu düzenini ilgilendirdiğinden HUMK’nun 415/2.maddesi uyarınca işlem yapılarak talebin ilanı gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. Mahkemece bu durumda anılan hüküm uyarınca ilanlar yaptırılıp itirazların mevcut olması halinde itirazlar da incelenmek suretiyle iflasın ertelenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı saptanıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.