Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/13074 E. 2010/1232 K. 10.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/13074
KARAR NO : 2010/1232
KARAR TARİHİ : 10.02.2010

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarih :25/03/2009
Nosu : 2008/401-2009/111
Taraflar arasındaki senet iptali ve alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-
Davacı vekili müvekkili tarafından davalıya verilen dört adet bononun ödenmemesi üzerine 3.3.2005 tarihli sözleşme ile bu bonoların iptal edildiğini ve yerlerine yeni bir bono düzenlendiğini, ancak davalının elinde kalan bonoları iade etmediğini ve takip konusu yapıldığını ileri sürerek sözleşmenin iptaline, sonradan düzenlenen 11.500,-TL.lik bononun iadesine ve iptaline karar verilmesini, bononun elden çıkartılması halinde bedelinin sözleşme tarihinden itibaren %% 38 oranında reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının aldığı malzeme karşılığında keşide ettiği dört adet bonoyu davalıya verdiği, senetlerin vadesinde ödenmemesi üzerine tarafların 03.03.2005 tarihli bir sözleşme yaparak, dört bononun yerine 03.03.2005 keşide ve 03.05.2005 vade tarihli yeni bir bono düzenledikleri; buna rağmen davalının elinde kalan önceki bonoları dava dışı … Ltd. Şti.ne verdiği ve adı geçenin icra takibine girişerek davacıya ait malları haczettirdiği, her ne kadar davacı sözleşmenin iptalini ve ödediği 11.500,-TL.lik tutarın faizi ile tahsilini istemiş ise de, sözleşmenin serbest irade ile düzenlendiği ve gerek sözleşmenin, gerekse sözleşmeye dayalı olarak düzenlenen bononun iptali için koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı yanca temyiz edilen hüküm Dairemizin 21.04.2008 gün ve 2007/10002 E. 2008/4228 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Bozma gerekçesinde 03.03.2005 günlü sözleşme ile buna dayanılarak düzenlenen bononun “borcun tecdidi” niteliğinde olduğu ve bu suretle önceki bonoların, 11.500,-TL.lik bononun ödenmesi ile bedelsiz kaldığının gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Verilen ilk kararın Dairemizce bozulması üzerine mahkemece davacının 11.500,-TL.lik senedi ibraz ettiği, serbest irade ile düzenlenen sözleşme uyarınca bono bedelini ödediği, bu bedelin dosya kapsamında belirtilen hukuki dayanak ile iadesinin mümkün olmadığı, haczedilen malların satılmamış olması nedeniyle hesaplanabilir bir zararın bulunmadığı, iade edilmeyen bonoların üçüncü kişi tarafından takibe konulması nedeniyle davacının haciz baskısı altında olduğu, ancak bu mağduriyeti nedeniyle özgür irade ile yaptığı sözleşme gereğince verdiği 11.500,-TL.lik senede ilişkin ödemeyi geri istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 114 üncü maddesi uyarınca tecdit önceki borcu ortadan kaldırır.
Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle dört adet bononun verildiği ve bunların ödenmemesi üzerine tarafların 3.3.2005 tarihli sözleşme ile Borçlar Kanunu’nun 114 üncü maddesinde gösterildiği şekilde borcu tecdit ettikleri sabittir. Hükmüne uyulan bozma ilamında da bu husus açıkça belirtilmiştir. Bu durumda anılan dört bonodan doğan alacağın sukut ettiği bir diğer ifade ile sona erdiği tartışmasızdır. Taraflar bu anlaşma ile 11.500,-TL tutarlı yeni bir bono düzenlemişler, bu bono da ödeme suretiyle davacının eline geçmiştir.
Ne var ki, tecdit suretiyle ortadan kaldırılan borca ilişkin bonolar, bedelsiz kalmasına rağmen üçüncü kişi tarafından davacı aleyhine takip konusu edilmiştir. Bu bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının belirlenmesine ve fakat bu durumun takip alacaklısı üçüncü kişi konumundaki şirkete karşı ileri sürülmesinin mümkün bulunmamasına göre, mahkemece icra takiplerinin sonucu araştırılmalı; eğer takiplerde yapılmış bir tahsilat varsa, bunun mükerrer tahsilat olduğunun kabulü ile bu miktarın davacıya ödetilmesine karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden sanki davada haksız haciz tazminatı talebi varmışçasına, zararın hesap edilemediği yolunda yersiz gerekçeler gösterilerek davanın reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.02 .2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.