Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/13010 E. 2010/7944 K. 23.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/13010
KARAR NO : 2010/7944
KARAR TARİHİ : 23.06.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih :07/10/2009
Nosu : 2008/56-2009/513

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-
Davacılar vekili, genel kredi sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket lehine verilen teminat mektubunun süresinin davalı banka tarafından usulsüz bir şekilde uzatılarak tazminine neden olduğunu, ayrıca mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin ipotek veren diğer müvekkil …’dan talep edilemeyeceğini, bu amaçla yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin haksız olduğunu belirterek müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tazmin edilen teminat mektubunun dava dışı idarenin talebi üzerine davacının ticari itibarının zedelenmemesi amacıyla süresinin uzatıldığını, diğer davalı …’a yönelik depo talebinin ipotek akit belgesindeki sözleşme hükümlerine göre gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, teminat mektubunun süresinin uzatılmaması halinde tazmin edileceğinin dava dışı idarenin yazısında belirtildiği, dolayısıyla davacıların tazmin edilen teminat mektubu bedelinden sorumlu oldukları, ipotek resmi senedinde hüküm bulunmayan hallerde ipoteğin temin ettiği borca ilişkin sözleşme hükümlerinin uygulanmasının ipotek veren tarafından kabul edildiği belirtilerek, depo talebine yönelik menfi tespit isteminin reddine, tazmin edilen teminat mektubuna yönelik talebin asıl alacak bakımından reddine, komisyon alacağı yönünden ise, istemin kısmen kabulüyle 436.44 TL’den borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Medenî Kanunun 887 maddesi uyarınca, “İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.” Bu hüküm uyarınca ipotek veren üçüncü kişiye ihbar yapılması zorunludur. Mahkemece, öncelikle bu yön üzerinde durulup anılan kanun hükmünün gereğinin yerine getirildiğinin tespiti hâlinde aşağıda 2 ve 3 no’lu bentler üzerinde durulmalıdır.
2- Tazmin edilen 27.400. TL bedelli teminat mektubu, davacı şirket yararına davalı tarafından dava dışı Çaycuma Kaymakamlığına verilmiştir. Kaymakamlığın teminat mektubunun süresinin uzatılmasını talep etmesi, aksi hâlde tazmin talebinde bulunulacağını bildirmesi üzerine bankaca davacı şirketin oluru aranmaksızın teminat mektubunun süresi 1 yıl uzatılmıştır. Bu durumda mahkemece, teminat mektubunun süresinin uzatılması nedeniyle davacının bir zararının oluşup oluşmadığı ve bu süre uzatımından kimin yararlandığı hususu taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri gözetilip karar yerinde tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Mer’i olduğu anlaşılan 23.400.TL bedelli teminat mektubuna gelince; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.4.2005 gün ve 2005/19-220 E. ve 2005/288 K sayılı kararı uyarınca, ipotekli taşınmazın maliki borçluya karşı şahsen sorumlu değilse malike ihbar yapılmadan ipoteğin paraya çevrilmesi istenemez. Mahkemece bu yön üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, istek hâlinde peşin harcın iadesine, 23.06 .2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.