Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/12653 E. 2010/7752 K. 17.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12653
KARAR NO : 2010/7752
KARAR TARİHİ : 17.06.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih :11.06.2009
No :642-311

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı şirket vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında uzun seneden bu yana gelen ticari ilişki olduğunu, bu tanışıklık nedeniyle davalı tarafından borç olarak istenen 400.000 USD’yi banka yoluyla davalıya gönderdiğini, davalının bu borcu ödememesi üzerine başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında ticari ilişki nedeniyle tanışıklık olduğunun doğru olduğunu, ancak müvekkilinin davalı şirketten 900.000 USD alacaklı olduğunu, davacı tarafın iddiasının gerçek olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafın banka yoluyla davalıya 400.000 USD gönderdiği, ancak havale belgesinde gönderi sebebinin yazılmadığı, davacının ödünç iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

-1-İflasın ertelenmesi borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin mali durumunun ıslahının mümkün olması halinde o şirketin iflasının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmeli,borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkeme ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin mali durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir. Hükme esas alınan son heyet raporunda şirketin faaliyetine devam etmesi ve elindeki stokları satarak nakit girişlerini artırması durumunda kalan borçlarını da ödeyebileceği, dolayısıyla verilen iyileştirme projesine göre hareket ettiği şirketin mali durumunun iyileştirilmesi ümidi bulunduğu ve bu nedenle iflas erteleme koşullarının sağlandığı yönünde görüş bildirilmiştir.Mahkemece bu rapor hükme esas alınarak iflasın ertelenmesine karar verilmiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de, söz konusu raporun değerlendirme ve sonuç bölümlerinde iyileştirme projesinde öngörülmesine rağmen, a)Sermaye artırımının gerçekleşmediği, b)Ortakların şahsi taşınmazlarını satarak şirkete nakit girişi sağlamadıkları, c)2009 yılının ilk altı ayında yıllık satış hedefin ancak %22’sinin, yurt dışı ihracat hedefinin %6,46’sının gerçekleştiği belirtilerek, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle iyileştirme projesinin daha somut hale getirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Dava dilekçesinde iyileştirme projesinin şirketin işletme sermayesi eksikliğinin giderilmesi amacıyla hazırlandığı belirtilmiş olmasına rağmen bu amacın gerçekleştirilmesi için öngörülen somut tedbirlerin uygulanmaması karşısında davacının iyileştirme projesine göre hareket ettiğinin raporda belirtilmesi önemli bir çelişki olup, anılan raporun hükme esas alınması doğru değildir.
2-Bilirkişi ön raporunda şirket stoklarında öngörülen bazı malzemelerin bulunmadığı, örneğin Blum adlı 538.898.91 TL değerindeki malzemenin önemli parçalarının olmaması nedeniyle değerinin sıfır (0) olduğu, davacı şirketin malvarlığı içinde gösterilen ve fotokopileri sunulan iki taşınmazın gerçekte şirkete ait olmayıp, iflas erteleme talebinden önce devredildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu tür yanıltıcı bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulmasının iflas ertelemenin koşullarından sayılan davacının iyiniyetli olması ya da iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcılığı yönlerinden diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.
3-Dosyaya sunulan ortaklık anlaşmasının içerik açısından iyileştirme projesine nasıl bir katkı sağlayacağı bilirkişi raporunda tartışılmamış, özellikle bu anlaşmaya yönelik olarak sözleşmenin diğer tarafının temsilcisinin yetkisine yönelik müdahil itirazları cevaplandırılmamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi ve yapılacak araştırmanın muhtemel sonuçlarına göre gerektiğinde yukarıdaki (2) numaralı bentteki vakıalarla beraber değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
4-Tedbirlerin uygulanmasından itibaren iyileştirme projesinde öngörülmemesine rağmen sadece banka borçları ödenmiş ticari borçlar ile Vergi ve SGK prim borçları ödenmemiştir. Vergi ve SGK prim borçlarının olası bir vergi veya SGK prim barışı yasası çıkması ihtimali nedeniyle ödenmediği yönündeki açıklamanın hukuki değeri olmayıp, mahkemece böyle bir gerekçeye itibar edilmesi doğru değildir. Öte yandan ticari borçların ödenmemesinin şirketin ana ticari faaliyet konusunda yaratacağı muhtemel olumsuz etkiler de bilirkişi raporunda dikkate alınmamıştır. Türk İcra ve İflas hukukunda alacaklılara eşit işlem yapma ilkesi mevcut olup, hukuki ve haklı gerekçeleri açıklanmadan davacı tarafından alacaklıların menfaatlerinin eşit düzeyde gözetilmemesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde alanında uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,