YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12224
KARAR NO : 2010/2520
KARAR TARİHİ : 10.03.2010
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince hernekadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, konusu itibariyle bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili asıl davada, taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca teslim edilmesi gereken fındıkların teslim edilmemesi nedeniyle piyasa fiyatıyla sözleşmede yazılı olan fiyat arasındaki farkın tahsili amacıyla yapılan iflas yoluyla takibin vaki itiraz üzerine durduğunu belirterek itirazın kaldırılması suretiyle davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı, asıl davadaki sözleşmeye benzer şekilde taraflar arasında yapılan akde davalının uymadığını, sözleşmede öngörülen fiyatlar piyasa fiyatı arasındaki farkın tahsili amacıyla yapılan iflas yoluyla takibin vaki itiraz üzerine durduğunu, itirazın kaldırılarak davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında iddia edildiği şekilde bir sözleşmenin bulunmadığını savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davasını ispatlayamaması nedeniyle talebin reddine, davalı lehine asıl alacak üzerinden % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
I-İİK’nın 154,IV hükmüne göre, iflâs davasında görevli mahkeme borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir. Orduda ticaret mahkemesi bulunmaması nedeniyle ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
II. Mahkemenin kabul şekline göre;
1-İflâs davasında taraflarda biri lehine tazminat verilmesini öngören bir kanun hükmü bulunmadığı gözetilmeden, davalı lehine %40 oranında tazminata hükmedilmesi,
2-Dosyaların birleştirilmesi hâlinde her dosya bağımsızlığını korumaya devam edeceğinden birleşen her dosya için ayrı ayrı yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu esaslara aykırı olarak her dosya için ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi ve iflâs davalarında nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3- Anayasasının m.141,III’e göre, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda ise mahkeme kararlarında bulunması gereken hususlar 388’nci maddede belirtilmiştir. Bu maddenin 3’üncü bendine göre, “İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep”lerin karar metninde yazılı olması gerekir. Mahkemece anılan Anayasa ve kanun hükümleri gözetilmeden kararın gerekçesinde sadece tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin yazılması, bunların dışında tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplere yer verilmemesi,
4-Dosyada mevcut olup, delil değeri bulunan yabancı dildeki belgelerin yeminli bilirkişi marifetiyle çevirilerinin yapılmaması,
5-Mahkemece iflâs istemiyle yargılama yapıldığı düşünülmeden karar başlığında davanın iflâs olarak değil de itirazın iptali davası şeklinde nitelendirilmesi,
Usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 10.3.2010 günü oybirliği ile karar verildi.