YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/10974
KARAR NO : 2009/11897
KARAR TARİHİ : 16.12.2009
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarih :17/06/2009
Nosu : 2008/407-2009/199
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı kişi arasında yapılan kredi kartı üyelik sözleşmesini davalının garanti eden olarak imzaladığını, toplam 6.674.78 YTL alacağın tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkili ile davacı banka arasında garanti sözleşmesi bulunmadığını, garanti sözleşmesi yazılı olan kısmın davacı banka ile dava dışı kişi arasında yapılan kredi kartı üyelik sözleşmesinin eki olarak imzalandığını, ancak sözleşmede kefalet limiti belli olmadığı için kefalet sözleşmesinin müvekkili yönünden geçerli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, % 40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl sözleşmeye yollama yapılarak düzenlenen “garanti sözleşmesi” adı altındaki sözleşmenin amacının kefalete yönelik olduğu, dolayısıyla taraflar arasında kefalet sözleşmesinin yapıldığı, kredi kartı üyelik sözleşmesi ve kefalet sözleşmesinde farklı miktarların yazılı olduğu, bu durumda kefalet limitinin belli olmaması nedeniyle kefalet sözleşmesinin de geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı, davacı banka ile dava dışı … arasında düzenlenen 04.04.2001 tarihli kredi kartı sözleşmesine ek olarak düzenlenen iki ayrı garanti sözleşmesine imza koymuştur. Belirtilen sözleşmelerin başlığında her ne kadar garanti sözleşmesi de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulamaları karşısında davalının sorumluluğunun kefalet hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Anılan sözleşmelerden birinde limit olarak 1.500.000.000 TL gösterilmiş, daha sonraki “garanti şerhi” başlığını taşıyan ek sözleşmede ise limitin 3.000.000.000 TL’ye yükseltildiği görülmüştür. Her iki sözleşmede de davalının imzasının bulunmasına ve imzanın inkar edilmemiş olmasına göre limit artırımına ilişkin son sözleşmedeki kefalet limiti esas alınarak konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılıp davalı kefilin sorumlu olacağı borç miktarını tespit edecek nitelikle, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra mahkemece tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Aslı gibidir.