Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2008/6748 E. 2008/9017 K. 07.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/6748
KARAR NO : 2008/9017
KARAR TARİHİ : 07.10.2008

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, davalının kredi kartı borçlusu olan dava dışı…’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, alacağın tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu … sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kefalet limiti belli olmadığından kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacı kredi verenin asıl borçluya başvurmadan kefilden borcunun ifasını istemeyeceği, ancak asıl borçludan alacağın tahsil edilmesinin mümkün olmaması halinde şahsi teminat veren davalı kefilden alacağın talep edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı davaya karşı verdiği 4.10.2001 tarihli cevabında kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ve bu sebeple kefalet sorumluluğu bulunmadığını savunmuş, Tüketici Mahkemesinde alınan 25.07.2005 tarihli bilirkişi raporunda da sözleşmedeki imzanın davalı kefil …’a ait olmadığı belirtilmiştir. Bu rapora karşı davacı vekili itiraz etmiş ise de, mahkemece alınan rapor uyarınca imzanın davalı kefile ait olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, ancak bu karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09.11.2006 gün ve 2006/10622 E, ve 2006/14666 K sayılı ilamı ile dava banka tarafından açıldığından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması sebebiyle bozulmuş, Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine de dava genel mahkemede görülmüştür.
../..

(2)

Bu durumda mahkemece öncelikle davalının imza inkarı savunması üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre 4822 ve 5464 sayılı yasaların yürürlük tarihi itibariyle olaya uygulanamayacağının gözetilmemiş olması da isabetsizdir.
Davacı bankaca 08.03.1995 tarihli … bankacılık hizmetleri sözleşmesine dayalı olarak dava dışı borçlu ile davalı kefil aleyhine 02.05.2001 tarihinde icra takibine girişilmiştir. Belirtilen tarihlerde 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10.maddesinde değişiklik yapan 4822 sayılı Yasa ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu henüz yürürlüğe girmemiştir. Belirtilen Kanunlarda yer alan hükümlerin geçmişe etkili olacağı hususunda bir düzenleme de bulunmamaktadır. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.