YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/5212
KARAR NO : 2009/2017
KARAR TARİHİ : 19.03.2009
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R
Davacılar vekili, halen hekim olarak çalışmakta olan davacı …’ın ilaç pazarlama elemanı olarak çalışan … adlı şahsa kredi borcu nedeniyle paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine onu … adlı kişiyle tanıştırdığını, bu şahıstan 18.000.00 YTL para temin edildiğini, parayı veren …’in davacı …’tan, diğer davacının (…’ın eşi) kefil olarak yer aldığı meblağı, vade, tanzim tarihi boş olan senet aldığını, davacı …’ın bankaya olan kredi borcunu …’ in ödeyip, elindeki boş senede de ödediği toplam meblağı yazacağı hususunda anlaşmaya varıldığını, ancak …’in boş senedi danışıklı biçimde davalı …’i lehtar gösterip, senet meblağını 165.000.00 YTL olarak doldurduğunu, …’in bu senetle takibe geçtiğini, davacı …’tan da ödeme taahhütnamesi alındığını, taahhüdün içeriğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip alacaklısı …’in maddi anlamda alacaklı sıfatı bulunmadığını, nitekim savcılık beyanında davacı …’a 95.000.00 YTL’ nin …, 70.000.00 YTL’nin davalı … tarafından verildiğini beyan ettiğini, bu beyan doğru olsa bile senetteki 95.000.00 YTL’ nin meşru alacaklısının davalı … olmaması gerektiğini, kaldı ki davalı …’in ve davadışı …’in bu miktar parayı borç verecek ekonomik durumları olmadığını belirterek, takip alacaklısı davalının senedin meşru hamili olmadığından icra takibinin iptaline, davacıların bu dosyadan davalıya borçlu bulunmadıklarının tespitiyle icra takibinin iptaline, %40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili …’in kayınbiraderi olan …’nun davacılardan…’la on yılı aşkın süredir tanışıp, ailece görüştüklerini, davacı …’ın İzmir’deki poliklinikten dolayı borçları varken …’ten borç para aldığını, sonrasında…’ın …’ten 70.000.00 YTL daha isteyip,diğer borçlarını kapatıp, sadece sana borçlu olayım, eşim …’la maaşımızdan ve bankadan kredi alıp, ödeyeyim dediğini, …’in eniştesi olan davalıdan 70.000.00 YTL alıp, davacı …’a verdiğini, bu suretle davacı …’ın toplam borcunun 165.000.00 YTL olduğunu, bu tutarda senedin davacılar tarafından düzenlenip,davalıya verildiğini, vadesinde senedin ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, davacı …’ın icra dosyasında borcunu kabulle, ödeme taahhüdünde bulunduğunu, …’ın sonrasında diğer davacı eşi ile anlaşmalı boşandığını, amacının borçtan kurtulmak olduğunu bildirerek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre icra takibine konu 165.000.00 YTL tutarlı senetten dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibinin iptaline, icranın eski hale iadesine, asıl alacağın 95.000.00 YTL’ sinin %40’ı oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınıp, davacı … ’e verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine, davacılardan …’in ve davalının tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İstem, 165.000.00 YTL tutarlı kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Davalı-alacaklı yan cevap dilekçesinde alacağının 70.000.00 YTL olduğunu bildirmiştir. Davalının bu beyanı gözetilerek ve davacının da bu kısım yönünden senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlayamadığı dikkate alınarak 70.000.00 YTL’ ye yönelik talebin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davacı tarafın senedin tamamından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, gerekçede oyçokluğu, sonuçta oybirliğiyle 19.03.2009 gününde karar verildi.
GEREKÇE YÖNÜNDEN KARŞI OY YAZISI
Dava, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığı, davalının senet metnini talil ettiği, davacı …’ ın icra dosyasındaki borcu kabul beyanı manevi cebir altında verildiğinden sonuç doğurmayacağı, davalının gerçek ve meşru hamil sayılamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin davadışı …’dan borç para aldığını, ayrıca müvekkilinin bankaya olan kredi borçlarının …. tarafından ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, bu şekilde oluşacak toplam borca karşılık doldurulmak üzere imzası tamamlanmış diğer kısımları boş senedin adı geçen şahsa verildiğini, ancak senedin sonradan lehtar hanesine davalının adının, miktar hanesine de 165.000.00 YTL yazılarak doldurulup, icra takibine geçildiğini, oysa davalı ile aralarında hiçbir ilişki bulunmadığını, bu nedenle dava konusu senetten dolayı borçlu olmadıklarını iddia etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kayınbiraderinin müvekkilinden 70.000.00 YTL isteyip, davacı …’a borç olarak verdiğini, kayınbiraderinin kendisinin verdiği borcu da ekleyerek…’ın toplam 165.000.00 YTL borcuna karşılık dava konusu senedin tüm unsurları tamamlanmış olarak müvekkiline verildiğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu savunmuştur.
Senette malen kaydı bulunduğu halde, her iki taraf da senedin borç para karşılığı düzenlendiğini bildirdiklerine göre, somut olayda çift taraflı talil söz konusu olduğundan ispat külfeti yer değiştirmez. Başka bir anlatımla ispat külfeti davacı taraftadır.
HUMK’ nun 290.maddesi uyarınca, senede karşı senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak her türlü iddia ve def’ilerin yazılı delille kanıtlanması gerekir. TTK’ nun 690.maddesi yollamasıyla aynı Yasa’nın 592.maddesi uyarınca, açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu yolundaki iddianın HUMK’nun 290.maddesi gereğince yazılı delille kanıtlanması gerekir. TTK’ nun 592.maddesine göre tarafların anlaşmaları sonucu bononun lehtar hanesi açık bırakılarak bir başkasına tevdii mümkündür. Keşidecinin bilinçli olarak doldurma yetkisini diğer bir şahsa bıraktığı böyle bir durumda bonoyu alan kişi lehtar hanesine kendi adını yazabileceği gibi, isterse bonoyu yine lehtar hanesi açık olarak diğer bir kişiye vererek açık kısmın o kişi tarafından doldurulmasına imkan sağlayabilir. Dairemizin istikrarlı uygulaması bu yöndedir.
Somut olayda, …senedin keşidecisi, … ise aval veren durumundadır. Davacılar senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddiayı HUMK’ nun 290.maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlayamamışlardır. Kaldı ki davacı …, icra takibi sırasında icra dosyasına verdiği beyanı ile borcu kabul ettiğini açıkça bildirmiştir. Bu beyan ihtiyati haciz sırasında verilmiş bir beyan olmadığından kabul beyanının manevi cebir altında verildiğinin kabulü doğru görülemez.
Davalı hakkındaki şikayetin takipsizlikle sonuçlandığı ve takipsizlik kararına itiraz edilmediği de anlaşılmaktadır. TTK’ nun 614/1.maddesine göre aval veren kimse kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesuldür. Dolayısıyla senedi aval veren sıfatıyla imzalayan davacı … de asıl borçlu …’in kabul ettiği borçtan aval veren sıfatıyla sorumludur.
Açıklanan nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun farklı yöndeki bozma gerekçelerine katılamıyorum.