YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/4856
KARAR NO : 2008/5959
KARAR TARİHİ : 29.05.2008
Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikâyet eden vekili, işçi olan müvekkilinin alacağının imtiyazlı olduğunu belirterek sıra cetvelinin birinci sırasına kaydı gerekirken dördüncü sıraya kaydedildiğini belirterek sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, alacağın, iflâsın açılmasından önceki bir yıldan daha önce doğduğu belirtilerek şikayetin reddine karar verilmiştir.
Şikâyet eden vekili kararı temyiz etmiştir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 206’ncı maddesinin 4’üncü fıkrasının A bendi uyarınca “İşçilerin, … ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle … ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları” sıra cetvelinin 1’nci sırasına kaydedilir. Aynı maddenin son fıkrasının 3’üncü bendinde de bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında, alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği sürenin dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
“Davanın devam ettiği süre” kavramı, davanın açıldığı tarihten sonuçlandığı tarihe kadar olan zaman kesitini ifade eder. Türk Medenî Usul Hukukunda davanın hangi tarihte açıldığına ilişkin hukukî düzenleme, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 178’nci maddesinde yer almaktadır. Bu hükme göre, dava, dava dilekçesinin mahkeme esas defterine kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Bilgisayar sistemine geçen hukuk ve ticaret mahkemelerinde; dava dilekçesinin Tevzi Bürosu bilgisayarına kayıt tarihi, davanın açıldığı tarihtir (Hukuk ve Ticaret Mahkemesi Yazı İşleri Yönetmeliği, m. 18/A,II). Davanın açıldığı tarihin belirlenmesinde somut olayın özelliğine göre ayrıca 6.2.1984 tarih ve 7/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da dikkate alınması gerekir.
“Davanın devam ettiği süre” kavramında önemli bir husus da davanın sona erme tarihidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu bağlamında, bir dava, ilke olarak, dava dilekçesi ile açılır ve mahkemece hakkında verilmiş olan kararın şeklî anlamda kesinleşmesi ile birlikte son bulur; bu zaman kesiti içerisinde hukuken derdest sayılır ( …, S.: Medenî Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, … 2007, s.55.). Mahkeme kararının şeklî anlamda kesinliğinden, o karara karşı artık olağan kanun yollarına başvurulamayacağı (temyiz, karar düzeltme) anlaşılır. Örneğin temyizi kabil olan kararlar kanun yoluna başvurma süresinin geçmesi ile şekli anlamda kesinleşir.
Somut olayda şikâyet edenin … akdi 1.9.1999 tarihinde feshedilmiş olup, alacağı ile ilgili dava da 14.12.1999 tarihinde … mahkemesinde açılmıştır. … mahkemesi 20.4.2005 tarihinde kararını vermesine rağmen, dosya kapsamından bu kararın ne zaman kesinleştiği anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak …; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde şikâyet edenin alacak davasını açtığı ve bu dava sonucunda verilen kararın şekli anlamda kesinleştiği tarihleri belirleyerek, bu davanın devam ettiği sürenin mahsup edilmesi suretiyle, şikâyete konu alacağın 20.4.2006 tarihli iflâsın açılmasından önceki bir yıl içerisinde doğup doğmadığının tespitinden ibarettir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 206’ncı maddesinin son fıkrasının 3’üncü bendi uyarınca, şikâyet edenin alacak davasının devam ettiği sürenin dikkate alınmaması suretiyle, yapılan yanlış hesaplama sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.