Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2008/12140 E. 2009/5906 K. 17.06.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/12140
KARAR NO : 2009/5906
KARAR TARİHİ : 17.06.2009

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere … kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı muris … … Mirasçılarından … ile vekili Av. … … ve davalı vek. Av. … … …’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkillerinin murisi olan … …’ın ölmeden önce imzaladığı iddia edilen 120.000 TL’lik bonoya istinaden müvekkilleri hakkında icra takibine girişildiğini, senedin düzenleme tarihi itibariyle 71 yaşında olup, aşırı alkol kullanan ve düşkün bir hayat süren murisin böyle bir işlem yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını belirterek, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının alacağın % 40’ı oranında tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin muris … …’ın 1/4 oranında hissedarı bulunduğu taşınmazın otopark işleticisi olan Çapa Otopark ve Otomotiv Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu, müvekkiline hissedarı olduğu mecurdaki 1/4 payını devretmeyi taahhüt ederek çeşitli dönemlerde para aldığını, ayrıca elden borç para da aldığını, bononun bu nedenle düzenlendiğini, bononun bedelsizliğinin yazılı delille ispatı gerektiğini, muris hakkında vesayet kararı da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tanık anlatımlarına göre muris … …’ın bu şekilde bono imzalamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı vekilinin murisin hissesinin devri karşılığında verilen para nedeniyle bono düzenlendiğinin belirtilmesine karşılık hisse devrinin gerçekleşmiş olduğunun anlaşıldığı, savunmada çelişkiye düşüldüğü belirtilerek davanın kabulüne, davacıların borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davaya konu bonoda keşideci olarak imzası bulunan davacıların murisinin yaşlılık ve sarhoşluk nedeniyle fiil ehliyetinin olmadığı iddiasından kaynaklanmaktadır. Dosyada mevcut 21.5.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu raporu ile 17.2008 tarihli Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunda; davacıların murisi … …’ın akit tarihi olan 19.4.2004 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu yönünde oybirliği ile mütalaa verilmiştir. Her ne kadar hâkim bilirkişinin rey ve mütalaası ile bağlı değilse de (HUMK m.286) bu kural, hâkimin bilirkişi yerine kendisini koyarak karar vermesine olanak tanımaz. Öte yandan senede bağlı her türlü iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukukî işlemlerin ancak senetle (kesin delille) ispat edilebileceği medeni yargılama hukukunun … ilkelerinden birisidir (HUMK m.290). Bu açıklamalar çerçevesinde mahkemece davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, istek hâlinde peşin harcın iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 625.00.-TL duruşma vekalet ücretinin, davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.