YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11401
KARAR NO : 2009/6523
KARAR TARİHİ : 01.07.2009
Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarih : 06.02.2008
Nosu : 20-206
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. – K A R A R –
Davacı vekili davalı ile aralarındaki bir borç ilişkisi nedeniyle bono düzenlendiğini, vadede ödenmemesi nedeniyle takibe giriştiklerini, davalının itirazında sadece 150,-TL borçlu olduğunu bildirdiğini, oysa bono bedeli kadar alacaklı olduklarını ileri sürerek itirazın iptaline, alacağın tesbitine ve %40 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili bononun bir otomobil satışı nedeniyle verildiğini, müvekkilinin oğlunun davacı yandan aldığı arabayı 15 gün kadar kullanarak geri verdiğini, davacının kullanım bedeli olarak 500,-TL istediğini ve bonoyu iade edeceğini söylediğini, 500,-TL.nin ödenmesine rağmen davacının bonoyu iade etmeyerek takibe koyduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dinlenen tanık beyanlarına göre dava ve takip konusu bononun araba alış verişinden doğan bir borç için keşide edildiği, davacının arabasını geri aldığı ve 15 günlük kullanma süresi için 500,-TL tahsil ettiği ancak bonoyu takibe koyduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- İcra ve İflas Kanunu’nun 67 nci maddesine göre itirazın iptali davasının açılabilmesi için yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edilmiş olması gerekir. Somut olayda ödeme emrinin davalı borçluya hangi tarihte tebliğ edildiği anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece itirazın süresinde olup olmadığı incelenmeden esasa girilmesi doğru değildir.
2- Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 290 ıncı maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikteki hukuki işlemlerin ancak kesin delillerle ispatlanabilir. İmzası inkar edilmemiş bulunan takip ve dava konusu bononun mevcudiyetine rağmen, yukarıdaki ilkenin göz ardı edilerek tanık dinlenmesi yoluna gidilmesi de kabul şekli itibariyle hatalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.