YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5303
KARAR NO : 2007/9466
KARAR TARİHİ : 02.11.2007
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine, karşı davanın konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün davacı- karşı davalı vekilince duruşmalı, davalı- karşı davacılardan … A.Ş. vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. … … ile davalı- karşı davacı vek. Av. … ve diğer davalı … vek. Av. … gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, taraf vekilinin temyiz isteminin reddi ile hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı- karşı davacı vekili yararına takdir edilen 500.00.YTL duruşma vekalet ücretinin, davacı- karşı davalı vekilinden alınarak, davalı- karşı davacıya ödenmesine, 02.11.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dava faiz alacağı, karşı dava ise menfi tespit istemine ilişkindir.
Davanın reddine yönelik olarak verilen önceki hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş ve mahkemece bozma kararına uyulmuştur.
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında özetle; “uyuşmazlığın gabin hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, bu durumda mahkemece, davacı hesabına tahakkuk ettirilen gecelik faiz oranlarının öncelikle uyuşmazlık konusu dönemlerde ( daha sonra TMSF’ ye devredilen bankalar hariç ) diğer banka ve aracı kurumların uyguladığı repo, ters repo ve gecelik faiz oranları araştırılarak aşırı olup olmadığı, diğer bir anlatımla sözleşmedeki ivazlar arasında açık bir dengesizlik ( objektif unsur) bulunup bulunmadığı, şayet bir nispetsizlik varsa bunun bankanın aşırı oranda gecelik faizlerin uygulandığı dönemde içerisinde bulunduğu koşullara göre müzayaka halinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı (sübjektif unsur) ve yukarıda açıklanan hususlar da gözetilerek banka kayıtları üzerinde, ekonomist, bankacı ve borçlar hukuku konusunda uzman öğretim üyelerinden oluşacak yeni bir bilirkişi kurulu ile inceleme yaptırılarak alınacak rapor doğrultusunda ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Davalı- karşı davacı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak bu çerçevede oluşturulan bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporundaki çoğunluk görüşüne göre somut olayda gabinin objektif ve sübjektif koşullarının gerçekleşmediği belirtilmiştir.
HUMK.’ nun 286. maddesi uyarınca hakim bilirkişi görüşüyle bağlı değilse de, mesleki ve teknik inceleme gerektiren konularda bilirkişinin görüşüne başvurmak zorunda olduğundan (HUMK. madde 275. ) kendisi bilirkişi yerine geçerek bir karar veremez. Başka bir ifadeyle hakim, bilirkişi raporunu hükme yeterli görmezse yeni bir rapor alıp sonucuna göre işlem yapmalı ya da karar vermelidir. Zira, Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma gerekçesinde belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerektiği yolunda taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Somut olayda araştırma ve incelemenin biçimi yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıran bir durum bulunmamaktadır.
Kanaatimizce bilirkişi raporu hükme yeterlidir. Somut olayda gabin koşulları oluşmamıştır. Bir an için bilirkişi raporunun hükme yeterli olmadığı düşünülecek olursa, mahkemece rapora itibar edilmediğine göre yeni bir bilirkişi kurulundan yeniden bozma kararı çerçevesinde rapor alınıp deliller birlikte değerlendirildikten sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemesi nedeniyle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyoruz.