Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2007/11386 E. 2008/6526 K. 12.06.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/11386
KARAR NO : 2008/6526
KARAR TARİHİ : 12.06.2008

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı borçlu arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesinde davalının garantör sıfatı ile imzasının bulunduğu, kredi kartı harcamalarına ilişkin olan borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip takibe geçildiğini, ancak itiraz nedeni ile takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, duruşma sırasında müvekkilinin sözleşmedeki imzasına itiraz ettiğini, ayrıca müvekkilinin herhangi bir kişiye garantör olmadığını ve sözleşmede limit belirtilmediğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, B.K.’nun 484. maddesi uyarınca kefalet limiti bulunmayan sözleşmeden dolayı davalının sorunlu olmayacağı, ayrıca 5464 sayılı Kanunun 24/son maddesi uyarınca, davacı alacaklının asıl borçluya başvurup, borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcun tahsilinin istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı bankaca kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı olarak dava dışı borçlu ile davalı kefil aleyhine 27.11.2001 tarihinde takibe geçilmiştir. Bu tarihte 5464 sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu” henüz yürürlüğe girmemiştir. Anılan kanunun geçmişe etkili olacağı hususunda bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Bu itibarla 5464 sayılı Kanunun 24. maddesinin hükme gerekçe yapılmasında isabet yoktur. Ne var ki, hükmün gerekçesinde B.K.’nun 484. maddesine de dayanılmış olup, bu maddeye göre kefalet akdinin geçerli olması için kefil olunan miktarın sözleşmede belirtilmiş olmasının gerekli bulunmasına, somut olayda bu şartın gerçekleşmemesine göre davanın bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken 5464 sayılı yasanın 24. maddesinin de gerekçeye dahil edilmesi doğru değilse de HUMK.’nun 438/son maddesi uyarınca sonucu itibari ile doğru olan hükmün yukarıdaki gerekçe ile onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün belirtilen gerekçeyle düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 12.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.