Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2006/9242 E. 2006/12048 K. 14.12.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/9242
KARAR NO : 2006/12048
KARAR TARİHİ : 14.12.2006

Mahkemesi : Bolvadin İcra Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili dava dışı borçluya ait iş makinesinin satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde ihale bedelinin tamamının öncelikli olarak kendilerine verilmesi gerektiğini düşündüklerini bildirerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İcra Mahkemesi’nce davalı yanın daha önceden dava dışı borçluya ait iki aracı haczettiği, bunlardan birinin satılarak satış bedelinin tamamının başka alacaklıya ödendiğini, diğer aracın satılmadığı; davalının alacaklı olduğu 2005/1908 sayılı takip dosyasında alacağı karşılayacak kadar mal haczedildiği ve sonraki haczin ancak İcra ve İflas Kanunu’nun 139 ncu maddesi uyarınca yapılabileceği gerekçesiyle bu dosya bakımından sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 139 ncu maddesi satış bedelinin alacağı karşılamaması halinde uygulanacak bir hüküm olup, haciz esnasında yapılan değer tesbiti (İİK.m.87, 102) satış tutarını değil, satışta dikkate alınacak muhammen bedeli belirleme amacına yöneliktir. Bir diğer ifade ile haciz tutanağında yazılı tutar, o miktar alacağın bu hacizle karşılanacağını göstermez (m.115, 116).
Öte yandan alacaklı da başka mallar hacizli iken, 139 ncu maddeden bağımsız olarak yeni haciz yapılmasını talep edebilir. Bu tür hacizlerin geçersizliğinden söz edilemeyeceği gibi, icra memuru alacağı tatmin edecek tutarda malı satmak suretiyle borçlunun da menfaatlerini gözeteceğinden, bu tür hacizlerin hukuka açıkça aykırı olduğu, söylenemez.
Kaldı ki sonraki haciz m.139 uyarınca konulmuş olsa bile, somut olayda davacı yanca konulan haciz ihtiyati haciz olup, davacının m. 100’de sayılan belgelere sahip bulunmaması karşısında, davalının haczine iştiraki de söz konusu değildir.
Açıklanan durum karşısında, davacı lehine oluşmuş usuli müktesep hak da dikkate alındığında davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.