Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2006/2874 E. 2006/3890 K. 13.04.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/2874
KARAR NO : 2006/3890
KARAR TARİHİ : 13.04.2006

Mahkemesi : … İcra Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacılar vekili dava dışı borçlu … …’ya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde müvekkillerinin işçi alacağı niteliğindeki alacaklarına, İcra ve İflas Kanunu’nun 206 ncı maddesine aykırı olarak üst sıranın verilmediğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili dava dışı borçlu … …’nın davacıların işvereni olmadığı, adı geçenlerin Sentez Kimya San. ve Tic. AŞ.nde işçi olarak çalıştıklarını ve borçlunun da bu şirketin borçları için düzenlenen bonolara kefil sıfatıyla imza koyduğunu; alacağın bonoya bağlanması ile işçi alacağı niteliğini kaybettiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İcra Mahkemesi’nce davacıların bonoyu ve protokolü takip dayanağı olarak gösterdikleri, ilama bağlanmış bir alacak olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yanın istemi, işçi alacağına dayalı taleplerinin, İİK.nun 206 ncı maddesi çerçevesinde imtiyazlı sayılmasına ilişkindir. Anılan Kanun hükmüne göre, belirli nitelikleri taşıyan alacakların diğerlerinden daha önce tatmin edilmesi gerekir. Kanun, düzenlemesinde, imtiyaz hakkını alacaklıya değil fakat alacağa tanımıştır. Bu itibarla alacaklının ölümü halinde mirasçılara geçen veya borcu ödeyerek alacaklının haklarına halef olan kefile intikal eden alacak bakımından da imtiyaz mevcudiyetini korur (KURU, İcra ve İflas, III, s.3011; POSTACIOĞLU, İflas, s.194).
Somut olayda ise, imtiyazın borca kefil olan kişiye karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususu gündeme gelmiştir. Taraflar arasında akdedilen protokolde dava dışı …’ın şirket yetkilisi sıfatıyla imzası bulunmakta ise de, borcu deruhte eden kimse sıfatıyla imzası bulunmamaktadır. Bu şahıs dava dışı şirket tarafından keşide edilen bonoya kefil (avalist) sıfatıyla imza atmıştır. TTK.nun 636/I nci maddesine göre, aval veren, poliçedeki borç dolayısıyla, lehine aval verdiği şahıstan müstakil olarak ve diğer bütün poliçe borçlularıyla birlikte müteselsilen sorumlu olur. Bu durumda avalistin borcu, hizmet sözleşmesinin tarafı olması nedeniyle yükümlüsü bulunduğu bir borç olmayıp; imzaladığı ve illetten mücerret olan bonoda mündemiç olan para borcundan ibarettir. Açıklanan nedenlerle dava dışı …’ın taşınmazlarının satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde davacılara İİK.nun 206 ncı maddesi anlamında imtiyaz tanınmaması gerektiği yönündeki yerel mahkeme kararı isabetlidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 13.04.2006 günü oybirliğiyle karar verildi.