YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/917
KARAR NO : 2021/3189
KARAR TARİHİ : 17.03.2021
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık …’ın, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri gereğince 6430 gün karşılığı 128.600,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının anılan Kanun’un 52/4. maddesi uyarınca birer ay ara ile 10 eşit taksit halinde tahsiline dair Adana 4. İcra Ceza Mahkemesinin 12/12/2017 tarihli ve 2017/536 esas, 2017/1064 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 20.12.2019 gün ve 2019-17393 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.12.2019 gün ve KYB. 2019/132814 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, müştekinin 130.000,00 Türk lirası bedelli çekin süresi içerisinde bankaya ibrazına rağmen ödenmemesi nedeniyle şikâyetçi olduğu, Mahkemesince, çek bedelinin karşılıksız kalan bedeli 128.590,00 Türk lirasından az olamayacağından bahisle 6430 gün karşılığı 128.600,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yer alan, “(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…) az olamaz.” hükmü gereğince sanığa verilecek cezanın kanundaki üst sınırı olan 1.500 günü geçemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi için öncelikle bozulması istenen karar veya hükmün usulüne uygun şekilde kesinleşmesi gerekmektedir.
Kanun yararına bozmaya konu edilen mahkumiyet hükmünde, karara karşı “istinaf” yolunun açık olduğunun belirtildiği, sanığın süresi içinde istinaf dilekçesi verdiği, mahkemece dosyanın itiraz merciine veya istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yönünde bir işlem yapılması gerekirken; 26.03.2018 tarihinde yazılan muhtırayla, Adalet Bakanlığının 29.08.2006 tarihli ve 1698 sayılı yazısına istinaden dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Ceza Dairesine gönderilmesi için gerekli posta vs. masrafları karşılamak amacıyla 150,00 TL gider avansının 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiği, muhtıranın sanığa tebliği üzerine herhangi bir masraf yatırılmadığından ve istinaf dilekçesinin gerekçe içermediğinden bahisle mahkemece 06.06.2018 tarihinde istinaf talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
5271 sayılı CMK’nin “İstinaf istemi ve süresi” başlıklı 273. maddesi;
“(1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/75 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler.
(4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.
(5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.”
hükümlerini içermektedir.
Buna göre; 5271 sayılı CMK’de istinaf başvurusu sırasında herhangi bir masraf veya harç yatırılması şartı bulunmamaktadır.
Ceza yargılamasında istinaf başvurusu için bir “gider avansı” uygulaması veya tarifesi olmadığı gibi Dairemizin 09.03.2020 tarihli, 2018/7903 E. 2020/2595 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere;
İlk derece mahkemesince kurulan bir mahkumiyet hükmünün, istinaf incelemesine tabi olması için gider avansı yatırılması uygulaması; AİHS’nin Ek-7 numaralı protokolün 2. maddesine, Anayasa Mahkemesinin ceza davalarında temyiz başvuru yolunu harca bağlamasının hukuka aykırı olduğuna dair 29.12.2011 tarihli 2011/54 E. 2011/142 K. Sayılı iptal kararına ve bu kararda belirtilen emsal AİHM kararlarına, netice itibarıyla “ceza yargılamasında iki dereceli yargılanma hakkı”na aykırı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden bir uygulamadır. Keza bu hakkın nasıl uygulanacağı ve kimin ne kadar gider avansını nereye yatıracağı hususunda tüm ülkede yeknesaklığı sağlayan bir düzenleyici işlem olmadığı gibi ceza hükmünü veren mahkemenin sıfatı ne olursa olsun sanığın bir üst yargı merciine başvuru (iki dereceli yargılanma) hakkının, istinaf talebinden vazgeçilmiş sayılması gibi kanuni dayanaktan yoksun bir gerekçeyle engellenmesi de verilen ek kararı hukuka aykırı kılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, Adalet Bakanlığı İdari Mali İşler Daire Başkanlığının 29.08.2006 tarihli yazısının ise, henüz istinaf kanun yolu uygulamasından önceki döneme ait, güncelliği olmayan bir dayanak olması ve bu yazıda istinaf kanun yoluna giden kişilerin hangi sürede ne kadar dosya veya posta masrafı yatıracaklarının belirtilmesinin mümkün olmayacağı, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin dosyayı istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine göndermesi gerekirken; istinaf isteminin reddine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesine dair işlemlerinin yok hükmünde olacağından kurulan mahkumiyet hükmüne karşı istinaf incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, bozulması istenen hükmün henüz usulüne uygun şekilde kesinleşmemesi nedeniyle REDDİNE, 17.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.