Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2020/889 E. 2021/3192 K. 17.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/889
KARAR NO : 2021/3192
KARAR TARİHİ : 17.03.2021

Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık …’nın, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri gereğince 1930 gün karşılığı 38.600,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 2. İcra Ceza Mahkemesinin 28/02/2018 tarihli ve 2017/708 esas, 2018/194 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 10.12.2019 gün ve 18469 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.12.2019 gün ve KYB. 2019/128307 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, müştekinin 40.000,00 Türk lirası bedelli çekin süresi içerisinde bankaya ibrazına rağmen ödenmemesi nedeniyle şikâyetçi olması sonrasında, Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, adı geçen sanığın çek bedelinin karşılıksız kalan bedeli 38.590,00 Türk lirasından az olamayacağından bahisle 1930 gün karşılığı 38.600,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yer alan, “(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…) az olamaz.” şeklindeki düzenlemeye göre, anılan suça ilişkin kanun maddesinde hükmedilebilecek adlî para cezasının üst sınırının binbeşyüz gün adlî para cezası olarak belirlenmesi karşısında, sanık hakkında üst sınırı aşacak şekilde 1930 gün adlî para cezası uygulanmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereği kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna gidilmesi için bozulması istenen karar veya hükmün usulüne uygun şekilde kesinleşmesi gerektiği,
Dosyanın UYAP ve evrak üzerinden incelenmesi sonucu; gerekçeli kararın tebliğ mazbatası üzerine; sanığın işyeri adresi, şikayetçinin dilekçesinde beyan ettiği adres veya Ticaret Sicil Memurluğuna beyan ettiği adres yerine, sadece sanığın UYAP sisteminde kayıtlı adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki ikametgah adresi yazılarak, doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre yapılmasının zorunlu olduğu ihtarı da şerh edilmek suretiyle tebliğ çıkartıldığı ve evrakın tebliğ memurunca yapılması gerekli araştırma yapılmaksızın doğrudan mahalle muhtarına tebliğ edilerek kararın usulsüz şekilde kesinleştirildiği, tebligatın usulüne uygun yapılması halinde istinaf yoluna başvuru imkanının bulunduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği CMK’nin 309. maddesindeki şartları taşımadığından kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 17.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.