Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2020/7352 E. 2021/2648 K. 09.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7352
KARAR NO : 2021/2648
KARAR TARİHİ : 09.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanıklar hakkında devlet ormanı içerisinde kalan alana beş adet elektrik direklerinin izinsiz olarak dikilmesi nedeniyle açılan kamu davasının yargılaması neticesinde sanıkların 6831 Sayılı Kanun’un 93/1 maddesinde düzenlenen işgal ve faydalanma eylemi nedeniyle cezalandırılmalarına karar verilmişse de; sanıklar miidafiinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu ve sanıkların yöneticisi olduğu şirket tarafından Orman Bölge Müdürlüğü’ne yazılan 26.01.2016 tarihli yazı da “izin sahaları ile ilgili olarak enerji nakil hattı amaçlı direk dikip dikemeyecekleri” hususu sorularak orman bölge müdürlüğünün 31.01.2016 tarihli cevabi yazısında da “Makamın 29.11.2012 tarih ve 222 nolu olurları ile izin verilen izin sahasıyla karşılaştırılması sonucu bu dosya kapsamında izin verilen enerji nakil hattı sahasına isabet ettiği anlaşılmakla belirtilen koordinatlarda enerji nakil hattı amaçlı direk kurulmasında sakınca bulunmadığının” belirtilmesi karşısında; şirketin yazdığı ve bu yazıya cevaben katılan kurumun verdiği cevabi yazıda yer alan koordinatların suça konu yere ilişkin olup olmadığı bilirkişilerden ek rapor alınarak ve katılan kuruma ayrıntılı olarak sorularak dikilen direklerin maden alt yapı tesis iznine girip girmediği, şüpheye mahal bırakmayacak şeklide kesin olarak tespit edilerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik kovuşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
1-Dairemizin 28.09.2020 tarihli 2020/1515 E. 2020/11589 K. sayılı kararında gerekçeleri belirtildiği üzere;
Basit yargılama usulüne dair esasları düzenleyen CMK’nin 251/3. maddesinin sadece bir usul hükmü olmadığı, aynı zamanda maddi ceza hukukuna dair bir hüküm olduğu, bu nedenle basit yargılama usulünün yürürlük tarihini gösteren Geçici 5/(1)-d. maddesinde yazılı “hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalar yönünden” kısmının Anayasa ve uluslararası sözleşme metinlerinde düzenlenen “suç ve cezaların kanuniliği” ve “lehe kanun” ilkelerine aykırı olduğu, Anayasa’ya ve tarafı olduğumuz temel haklara dair uluslararası sözleşmelere (ve özellikle AİHS’ye) aykırı bu durumun Yüksek Yargıtay tarafından dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla,
Mahkemece sanıklar lehine sonuç doğurabilecek nitelikteki “basit yargılama usulünün” uygulanma şartları yönünden sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
2-CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan müştekinin kanun yoluna başvurma hakkının bulunduğu ve bu sıfatının gereği olarak CMK’nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 09.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.