Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2020/3145 E. 2021/790 K. 01.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3145
KARAR NO : 2021/790
KARAR TARİHİ : 01.02.2021

Cumhuriyet Gazetesi’nin 27/09/2019 tarihli nüshasında “Hediyeleri Seçmişler” başlıklı yazı nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden … vekili Avukat …’ın düzeltme ve cevap talebinin reddine dair … 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/09/2019 tarihli ve 2019/6679 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin … 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/7665 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 03.06.2020 gün ve 2020-7156 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2020 gün ve KYB. 2020/49820 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
… 3. Sulh Ceza Hâkimliğince “Tekzip talebinde bulunan tarafından talebe konu edilen yayının bulunduğu 27/08/2019 tarihli Cumhuriyet Gazetesinin nüshasının Hakimliğimize ibraz edilmediği ve talebe konu edilen bu yayının incelenemediği, tekzip başvurusunun soruşturma veya dava konusu bir işlem olmadığı gibi 5187 sayılı Basın Kanunu 14. Maddesinde belirtildiği üzere talebin 3 (üç) gün içerisinde karara bağlanması gerektiği bu bakımdan Hakimliğimizin taleple ilgili olarak resen belge temin etmesine yönelik bir araştırmaya girmesinin de mümkün olmadığı, talep başvurusuna dair belgelerin yine talep eden tarafından eksiksiz olarak Hakimliğimize ibraz edilmesi gerektiği” gerekçesiyle talebin reddine, keza itirazın da reddine karar verilmiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 11/03/2019 tarihli ve 2019/943 esas, 2019/5449 karar sayılı ilamında yer alan “Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 08/03/2011 tarihli, 2007/17012 esas -2011/2329 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “…Cevap yazısının hiç yayımlanmadığı savıyla tekzip istenmesi üzerine “üç günlük gazete nüshasının eklenmediği” gerekçesiyle verilen red kararı; tekzip isteyenin böyle bir yasal zorunluluğu bulunmaması nedeniyle yasaya aykırı olduğu gibi…” demek suretiyle böyle bir zorunluluğun olmadığını belirtmektedir. Kanun yararına bozmaya konu dosyada; başvuranın düzeltme ve cevap metni yayımlanması için Sulh Ceza Mahkemesine usulüne uygun biçimde başvurduğu, ancak mahkemece gerek noter tebliğ mazbatasının gerekse tebliğden itibaren süreli yayınlarda üç gün yayımlanıp yayımlanmadığı hususunda yeterli araştırma yapmak için ilgili gazete nüshalarının sunulmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, itiraz üzerine karar veren merciin ise gerekli araştırmayı yapmak, başvurana süre vermek veya Cumhuriyet Başsavcılığından ilgili Noterlikten tebligat belgelerini ve ilgili gazeteden üç günlük nüshaları istemek ve itirazın esası hakkında bir karar vermek yerine, kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden itirazın reddine karar verdiği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, kanun yararına bozma talebinin kabulüyle BOZULMASINA,” şeklindeki açıklamalar da nazara alındığında,
Somut olayda bahse konu gazete nüshaları ile tebliğ evrakının temini hususunda tekzip talebinde bulunan tarafa süre verilebileceği gibi, Hakimlik tarafından da bu eksikliğin giderilebileceği ve sonucuna göre esas hakkında bir karar verilebileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuran vekilinin, günlük (yaygın) süreli bir yayında müvekkilinin bir kuyumcudaki fotoğrafına da yer verilerek gerçek dışı somut olgular atfeden bir haber yapıldığını, fotoğrafın haberden çok önce çekilmiş olduğunu ve bu fotoğrafın haberle ilgisi bulunmadığı gibi haberin de gerçek dışı olduğunu, bu nedenle ilgili gazetenin sorumlu müdürüne 5187 sayılı Kanun’un 14. maddesi çerçevesinde bir ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin 03.09.2019 günü tebliğ edildiğini, buna rağmen tebliği izleyen 3 günlük sürede (04-05-06.09.2019) düzeltme ve cevap metninin yayımlanmadığını ileri sürerek düzeltme ve cevap metninin yayımlanmasına dair bir karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Başvuran, dilekçe ekine ilgili haberin yer aldığı gazete kupürünü ve noter ihtarnamesini eklemiştir. Başvuru dilekçesi, 23.09.2019 günü ilgili Sulh Ceza Hakimliğine sunulmuştur.
Sulh Ceza Hakimliğince verilen 25.09.2019 tarihli kararda; 5187 sayılı Kanun’da yazılı “gerçek dışı” ibaresinin Kanunda yazılı kısa süre içinde ortaya konulamayacağı, keza başvuru ekinde ilgili gazete nüshalarının da sunulmadığı, dolayısıyla yasal şartları oluşmadığından bahisle talebin reddine karar verilmiştir.
Başvuranın bu karardan sonra 26.09.2019 tarihli yeni bir başvuru dilekçesiyle, ilgili gazete nüshalarının asıllarını ekleyerek aynı talebi yinelediği, aynı Sulh Ceza Hakimliğinin bu dilekçeyi itiraz olarak değerlendirip merciye göndermesi gerekirken, 27.09.2019 tarihinde verdiği ek kararla; bu kez talebin ilk başvuruda 3 günlük nüshaları sunmadığından usule aykırı olduğu, öte yandan haberin şeref ve haysiyeti ihlal edici mahiyette olmadığı gibi “gerçeğe aykırı” olup olmadığının ise çekişmesiz yargı yolunda ileri sürülemeyeceğinden bahisle ikinci talebin de hem usulden hem de esastan reddine karar vermiştir.
Sulh Ceza Hakimliğince verilen ikinci red kararına karşı, başvuran tarafından yapılan 30.09.2019 tarihli itirazda, afaki gerekçelerle talebin reddedildiğinden bahisle kararın itirazen kaldırılması talep edilmiş ve merci 4. Sulh Ceza Hakimliğince 01.10.2019 tarihinde verilen kararda ise; Anayasa Mahkemesinin 02.07.2015 tarihli ve 2013/6237 başvuru numaralı ve 14.04.2016 tarihli, 2013/9799 başvuru numaralı bireysel başvuru kararlarına atıf yapılarak, “bu kararlar dikkate alındığında” ifadesiyle, itiraz edilen Sulh Ceza Hakimliğince verilen kararda kısa süre içinde haberin gerçekliğinin araştırılmasının mümkün olmadığı yönündeki gerekçenin hukuka uygun olduğundan bahisle itirazın reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yazılı başvuru süreci ile verilen kararlar birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığa konu başvuru sürecinde gazete nüshalarının tümünün asıllarının itiraz merci tarafından görüldüğü ve itiraza konu dosyanın esasına girilerek, haberin gerçeğe aykırılık durumunun çekişmesiz yargıda ileri sürülemeyeceği gerekçesinin yerinde olduğundan bahisle, Anayasa Mahkemesinin emsal nitelikteki kararlarına kararlarına atıfta bulunularak itirazın reddedildiği görülmektedir.
Dairemize gönderilen kanun yararına bozma talebinde ise “gazete nüshaları ile tebliğ evraklarının temini hususunda başvurana bir süre verileceği gibi bu eksikliğin Hakimlikçe de giderilebileceği gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddi”nin isabetsiz görüldüğü gerekçesiyle başvurulmuştur.
Yukarıda yazılı başvuru süreci ile verilen kararlar ve kanun yararına bozma istemi birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığa konu başvuru sürecinde gazete nüshalarının tümünün asıllarının itiraz merci tarafından görüldüğü ve itiraza konu dosyanın esasına girilerek, haberin gerçeğe aykırılık durumunun çekişmesiz yargıda ileri sürülemeyeceği, neticeten verilen kararın yerinde olduğundan bahisle itirazın reddedildiği, dolayısıyla bozulması istenen kararın, ileri sürülen hukuka aykırılık iddiası yönünden isabetsiz olmadığı, merci tarafından giderilebilecek bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıda yazılı sebeplerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, 01.02.2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Öncelikle ilk başvurulan Sulh Ceza Hakimliğince düzeltme ve cevap istenen haberin gerçeğe aykırı olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılıp yapılmayacağı yönünden Kanun Yararına Bozma yoluna gelinip gelinmeyeceği amacıyla dosyanın tevdisi gerekir.