YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1279
KARAR NO : 2021/3540
KARAR TARİHİ : 24.03.2021
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık …’nın 5941 Çek Kanunu’nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri gereğince 53.600,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 1. İcra Ceza Mahkemesinin 24/10/2017 tarihli ve 2017/351 esas, 2017/668 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 30.12.2019 gün ve 2019-17679 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.01.2020 gün ve KYB. 2020/2561 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, müştekinin 55.000,00 Türk lirası bedelli çekin süresi içerisinde bankaya ibrazına rağmen ödenmemesi nedeniyle şikâyetçi olduğu, Mahkemesince, çek bedelinin karşılıksız kalan bedeli 53.590,00 Türk lirasından az olamayacağından bahisle 2680 gün karşılığı 53.600,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yer alan, “(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…) az olamaz.” hükmü gereğince sanığa verilecek cezanın kanundaki üst sınırı olan 1500 günü geçemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi için öncelikle bozulması istenen karar veya hükmün usulüne uygun şekilde kesinleşmesi gerekmektedir.
Kanun yararına bozmaya konu edilen mahkumiyet hükmünde, karara karşı “istinaf” yolunun açık olduğunun belirtildiği, sanığın süresi içinde istinaf dilekçesi verdiği, mahkemece dosyanın itiraz merciine veya istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yönünde bir işlem yapılması gerekirken; 29.03.2018 tarihinde yazılan muhtırayla, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Ceza Dairesine gönderilmesi için gerekli posta vs. masrafları karşılamak amacıyla 100,00 TL gider avansının 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiği, muhtıranın sanığa tebliği üzerine herhangi bir masraf yatırılmadığından ve istinaf dilekçesinin gerekçe içermediğinden bahisle mahkemece 17.04.2018 tarihinde istinaf talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
5271 sayılı CMK’nin “İstinaf istemi ve süresi” başlıklı 273. maddesi;
“(1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/75 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler.
(4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.
(5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.”
hükümlerini içermektedir.
Buna göre; 5271 sayılı CMK’de istinaf başvurusu sırasında herhangi bir masraf veya harç yatırılması şartı bulunmamaktadır.
Ceza yargılamasında istinaf başvurusu için bir “gider avansı” uygulaması veya tarifesi olmadığı gibi Dairemizin 09.03.2020 tarihli, 2018/7903 E. 2020/2595 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere;
İlk derece mahkemesince kurulan bir mahkumiyet hükmünün, istinaf incelemesine tabi olması için gider avansı yatırılması uygulaması; AİHS’nin Ek-7 numaralı protokolün 2. maddesine, Anayasa Mahkemesinin ceza davalarında temyiz başvuru yolunu harca bağlamasının hukuka aykırı olduğuna dair 29.12.2011 tarihli 2011/54 E. 2011/142 K. Sayılı iptal kararına ve bu kararda belirtilen emsal AİHM kararlarına, netice itibarıyla “ceza yargılamasında iki dereceli yargılanma hakkı”na aykırı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden bir uygulamadır. Keza bu hakkın nasıl uygulanacağı ve kimin ne kadar gider avansını nereye yatıracağı hususunda tüm ülkede yeknesaklığı sağlayan bir düzenleyici işlem olmadığı gibi ceza hükmünü veren mahkemenin sıfatı ne olursa olsun sanığın bir üst yargı merciine başvuru (iki dereceli yargılanma) hakkının, istinaf talebinden vazgeçilmiş sayılması gibi hukuki dayanaktan yoksun bir gerekçeyle engellenmesi de verilen ek kararı hukuka aykırı kılmaktadır. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin dosyayı istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine göndermesi gerekirken; istinaf isteminin reddine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesine dair işlemlerinin yok hükmünde olacağından kurulan mahkumiyet hükmüne karşı istinaf incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, bozulması istenen hükmün henüz usulüne uygun şekilde kesinleşmemesi nedeniyle REDDİNE, 24.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.