Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/6652 E. 2019/10391 K. 02.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6652
KARAR NO : 2019/10391
KARAR TARİHİ : 02.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Sanık … yönüyle yapılan temyiz incelemesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarla ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Açılan davanın niteliğine göre, suçtan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı olmayan TAPDK lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ile Gümrük İdaresi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu aykırılık yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CUMK’nin 322. maddesi uyarınca hükümden TAPDK’ye vekalet ücretine hükmedilen 9. fıkranın çıkartılması ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanıklar … ve … yönüyle yapılan temyiz incelemesinde;
Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık … hakkında 06.04.2013 tarihinde işlediği aynı suç nedeni ile açılan kamu davası üzerine, Gönen Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 2014/74 E ve 2014/93 K. sayılı hükmün dairemizce incelenerek 02.07.2019 tarihinde bozulmasına karar verilmiş olması karşısında,
Anılan davalar ile iş bu dava birleştirilerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı, aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
2- Sanık …’in adli sicil kaydında yer alıp tekerrüre esas alınan sayılı hükmün sayaç kullanmaksızın su hırsızlığına ilişkin olması ve hükümden sonra 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un ile değişik 5237 sayılı TCK’nin 163/3. maddesinde yeniden düzenlenmesi ve anılan Kanun’un Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında; tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde su hırsızlığı suçundan mahkumiyeti bulunan kişinin anılan Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde zararı tamamen tazmin etmesi halinde verilen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağının hükme bağlanması karşısında, tekerrüre esas alınan dosyada uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı ve sanık tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre sanığın sabıkasının tekerrüre esas teşkil edip etmeyeceğinin tartışılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ile katılan … İdaresi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 02.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.