Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/6307 E. 2021/2043 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6307
KARAR NO : 2021/2043
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I) Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
14.08.2013 tarihinde, kolluk görevlilerince sanık …’nın sevk ve idaresindeki, olay tarihinde amcasının oğlu olan diğer sanık …’ın yolcu olarak bulunduğu aracın ihbar üzerine durdurulduğu, araçta yapılan aramada aracın orijinal deposunda 600 litre marker seviyesi geçersiz kaçak akaryakıt ele geçirildiği, sanık …’ın’ın aşamalarda araçta yolcu olarak bulunduğunu, kaçak akaryakıtla ilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, sanık …’in de sanığın bu savunmasını doğrular şekilde beyanda bulunduğu, kaçak akaryakıtın sanık …’in çalıştığı iş yerine ait aracın deposunda ele geçirilen akaryakıtla ilişkin olması, sanığın savunmasının aksine iştirak iradesinin bulunduğuna ilişkin cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II)Sanık …’nın hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yerel Mahkemece kurulan mahkumiyet hükmüyle birlikte, 5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi ve 5237 sayılı Kanun’un 54. maddesindeki şartların gerçekleşmemesi sebebiyle, nakilde kullanılan aracın iadesine de karar verildiği, iade kararının, araç hakkında açılmış müsadere davasının konusu olması bakımından, bozma kararıyla birlikte aracın iadesi hükmünün de ortadan kalkacağı, bu durumda yeniden yapılacak yargılama sonucunda tekrar iade kararı verilmesi halinde, kanun yollarının tüketilmesi de dahil, bu kararın kesinleşmesinin uzun bir süre geçtikten sonra mümkün olacağı, kanun yolu denetiminde aracın iadesi kararının hukuka uygun bulunması halinde, bu süre zarfında şahsın, aracı üzerindeki hukuki tasarruf hakkından mahrum kalacağı, aksi durumun ise AİHS ek 1 protokolün 1. maddesi ve Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına haksız müdahale oluşturacağı, Yargıtayca bu aşamada yapılacak denetimin söz konusu sakıncaları ortadan kaldıracağı gibi, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkesinin yerine getirilmesi bakımından da gerekli olduğu değerlendirilerek, temyize konu mahkeme hükmü ceza ve müsadere bakımından ayrı başlıklarda incelenmekle;
1-) Nakil aracının iadesi kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Nakilde kullanılan aracın iadesine ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde olmakla, katılan vekilin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden TEMYİZ İTİRAZLARININ REDDİYLE İADE KARARININ ONANMASINA,
2-) Mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise;
1-Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklinde düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nin 7. maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası mucibince ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Kabule göre de,
a-Davaya konu gümrük kaçağı akaryakıt hakkında 16.08.2013 tarihinde tasfiye kararı verildiğinin anlaşılması karşısında, eşya tasfiyte edilmiş ise tasfiye bedelin Hazine adına irad kaydına, tasfiye edilmemiş ise 5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi delaletiyle TCK’nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b-Katılan lehine hükmedilen vekâlet ücretinin sanıklardan eşit olarak alınması yerine müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.