Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/6154 E. 2021/741 K. 28.01.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6154
KARAR NO : 2021/741
KARAR TARİHİ : 28.01.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : …
ŞİKAYETÇİ : Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
SUÇ 5607 sayılı Kanuna Aykırılık
SUÇ TARİHLERİ : 19/09/2013-03/01/2014
HÜKÜMLER : Beraat, Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık, Katılan Vekili

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi,kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-SSÇ … hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
II-Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükümüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Kanun’un 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nin 7. maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası mucibince ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre de;
1-Sanık hakkında 19/09/2013 tarihinde 5607 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı 24/01/2014 tarihinde iddianame düzenlendiği, yine sanığın 03/01/2014 tarihinde aynı suçu işlemesi nedeniyle 30/01/2014 tarihinde iddianame düzenlendiği, mahkemece her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirildiği görülmekle, sanığa atılı eylemler arasında hukuki kesintinin bulunmadığı ve eylemlerin zincirleme suç oluşturduğu anlaşılmakla atılı suçlardan tek ceza verilerek 5237 sayılı Kanun’un 43.maddesine göre verilecek cezadan artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, her bir eylem için ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Sanık hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında adli para cezasının bir gün karşılığı belirlenirken 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesi yerine 52. maddesinin yazılması suretiyle CMK’nin 232/6. maddesine aykırı davranılması,
3-Suça konu gümrük kaçağı sigaraların 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi delaletiyle TCK’nin 54/4. maddesi gereğince müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlayacak şekilde tasfiyesine de karar verilmesi,
4-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
5-Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan TAPDK’nın davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücretine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 28/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.