Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/4229 E. 2019/10390 K. 02.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/4229
KARAR NO : 2019/10390
KARAR TARİHİ : 02.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Sanık …’ın sevk ve idaresindeki, diğer sanık …’in ikinci kaptan olduğu, sanık …’ün ise muavin olduğu araçta yapılan aramada, otobüsün tuvalet olarak kullanılan boşluk bölümü, arka beşli koltuk üzerinde tavan kısmında bulunan havalandırma boşluğu sağ ve sol kapakları içerisi, orta kapı merdiven kısmının altında bulunan ve bagaj içerisinde kapağı bulunan boşluk bölme, ön sağ kapı üzerinde bulunan torpido gözü de olmak üzere pek çok yerinde muhtelif markalarda 3660 paket kaçak ve bandrolsüz sigara ile 3019 paket (21655 adet) olmak üzere kaçak ve bandrolsüz puronun ele geçirildiği anlaşılmakla, kaçak sigara ve puroların koltuk üzerlerinde dahi mevcut olduğu, ele geçirildiği yerler ve miktar itibarı ile otobüs kaptanlarının sigara ve purolardan haberleri olmadığına ilişkin savunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu gözetilmeksizin mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine hükmedilmesi,
2- TCK’nin 61. maddesinde cezanın belirlenmesinde izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı ile failin güttüğü amaç ve saik göz önünde bulundurulacak, aynı Kanun’un 3/1. maddesindeki ”Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme de gözetilerek ilgili kanun maddesinde yer alan cezanın alt ve üst sınırları arasında bir ceza takdir edilecektir.
Hapis veya adli para cezasını seçenek yaptırım olarak öngören hallerde de suçlunun kişiliği dikkate alınacak ve bu bakımdan da failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları,cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak cezalardan hangisinin tercih edildiği belirtilecektir.
Takdir hakkının nasıl kullanıldığı da dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip denetime olanak verecek şekilde ve somut gerekçelerle açıklanıp gösterilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin süreklilik arz eden kararlarında vurgulandığı gibi kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması gözetilecektir.
Anayasanın 138. madde 1. fıkrasındaki “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.” şeklindeki düzenleme karşısında da takdir hakkı kullanılarak belirlenecek ceza vicdana, hak ve adalet anlayışına uygun olacaktır.
Yukarıdaki ilkelerin ne şekilde gözetildiği karar gerekçesinde açıklanıp tartışılmadan sanık … hakkında teşdiden cezaya hükmedilmesi,
3-5607 sayılı Kanun’un 3/18 . maddesinin hapis cezası yanında adli para cezası da içerdiği gözetilmeden sanık … hakkında yalnızca hapis cezasına hükmedilmesi,
Kabule göre;
Temel cezada TCK’nin 61. maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddesinde değişiklik yapıldığı, sanığın kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanun’un 3/10. maddesindeki “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar arttırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklindeki düzenlemeye nazaran 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/5-10. maddeleri ile 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddelerinin ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Kanun’un belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … İdaresi vekili, sanık … ile müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 02.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.