Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/34299 E. 2020/13092 K. 19.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/34299
KARAR NO : 2020/13092
KARAR TARİHİ : 19.10.2020

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa aykırı davranmak eyleminden kabahatli Özel Şirin Afacanlar Anaokulu hakkında Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün 29/06/2018 tarihli ve 12545046 sayılı idarî yaptırım karar tutanağı ile uygulanan 40.590,00 Türk lirası idarî para cezasına karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/10/2018 tarihli ve 2018/6018 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair merci İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/11/2018 tarihli ve 2018/9044 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 30.10.2019 gün ve 2019 – 12414 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.11.2019 gün ve KYB. 2019/105818 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, adı geçen kabahatli hakkında Bakanlıkça onaylı yerleşim planında izinsiz değişiklik yapıldığı için brüt asgari ücretin beş katı, kontenjanı 32 olan okula 73 civarında öğrenci alındığı için brüt asgari ücretin beş katı ve mevzuata aykırı personel çalıştırdığı için brüt asgari ücretin on katı olmak üzere toplam 40.590,00 Türk lirası idarî para cezası uygulandığı, ancak dosyada delil olarak sadece İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 30/04/2018 tarihli raporunun bulunduğu ve kabahatli hakkında aynı eylem nedeniyle iş yerinde muhtelif tarihlerde çalıştığı belirlenen sigortalıya ait işe giriş ve işten ayrılış bildirgesi ile aylık pirim ve hizmet belgelerinin süresinde verilmediğinden bahisle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 102. maddesi uyarınca toplam 186.013,00 Türk lirası idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 07/11/2018 tarihli ve 68029029-14889424 sayılı işlemin iptaline dair İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 29/05/2019 tarihli 2018/2445 esas, 2019/1284 sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde, yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmayan, somut bilgi belge ve tespit içermeyen rapora dayanarak verilen cezaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5326 sayılı Kanun’un “Başvurunun incelenmesi” başlıklı 28. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları;
“(1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir…”
Hükümlerini içermektedir.
Uyuşmazlık konusu somut olayda, idari para cezasının muhatabı olan özel eğitim kurumunda basın yayın organlarında yer alan haberlere konu olacak şekildeki görüntülerin yayınlanması üzerine Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünce soruşturma yapıldığı, neticeten hazırlanan müfettiş raporu gereği, özel eğitim kurumunda;
– 5580 sayılı Kanun’un 7/a maddesine aykırı olarak Bakanlıkça onaylı yerleşim planında izinsiz değişiklik yapıldığı,
– 5580 sayılı Kanun’un 7/d maddesine aykırı olarak okulda öngörülen öğrenci kontenjanının üzerinde öğrenci alındığı,
– 5580 sayılı Kanun’un 7/e maddesi gereği mevzuata aykırı personel çalıştırıldığı gerekçeleriyle idari para cezası uygulandığı görülmektedir.
Kabahatli vekili tarafından yapılan başvuruda, idari para cezasında belirtilen somut iddiaların maddi ve hukuki gerçeklere aykırı olduğundan bahisle idari para cezasının kaldırılması istenmektedir.
Başvuru hakkında incelemeyi yapan İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Hakimliğince ilgili idareden işlem dosyasının tamamının suret halinde istendiği, dosya içerisinde yerleşim planında izinsiz yapılan değişikliklerin ve öğrenci sayısının fazla olduğunun kabahatli kurumun kurucusu tarafından da ikrar edildiği görülmektedir. Ancak kanun yararına bozma ihbarnamesinde adı geçen İstanbul 7. İdare Mahkemesinin iptal kararının, 5510 sayılı Kanun’da unsurları yazılı kabahat hakkında olduğu, bu kabahatin 5580 sayılı Kanun’da yer alan kabahat eylemi ile doğrudan bir ilgisinin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Ancak, kabahatli eğitim kurumunun mevzuata aykırı personel çalıştırıldığı iddialarına yönelik olarak yapılan başvuru hakkında;
– Kabahate konu eğitim kurumunda uzmanlık gerektiren veya gerektirmeyen işlerin ayrı başlıklar halinde belirtilerek asgari çalışan sayısının kaç olması gerektiğine ve fiilen bu işlerde kaç personel çalıştığına dair evrakların ayrıntısıyla dosyada yer almadığı görülmekle,
Sulh Ceza Hakimliğince, bu hususta ilgili idareden ayrıntılı bilgi ve belge istenilmesi halinde dahi işyerinde son iki yılda kimlerin hangi tarihler arasında çalıştığının ancak sigorta kayıtlarına ve somut olaya dair tanık beyanlarına bakılarak tespit edilebileceği, kanun yararına bozma gerekçesinde belirtilen İstanbul 7. İdare Mahkemesi iptal kararında bu hususta işe giriş – çıkış belgelerinin süresinde verilmediğinden bahisle uygulanan idari para cezasının iptal edildiğinin yazılı olduğu, geçmişe dönük olarak somut delil ve belgeye dayanmayan “işyerinde mevzuata aykırı personel çalıştırıldığına” dair iddiaların ispatlanamadığı, öte yandan çoğunluğu velilerden oluşan tanıkların ise özel eğitim kurumunun işleyişine ve personeline yönelik bilgi sahibi olmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebi, yukarıda yazılı nedenlerle, 5580 sayılı Kanun’un 7/a ve 7/d maddelerinde yazılı eylemi işlediğini savunmasında dolaylı yolla ikrar eden kabahatli hakkında yapılan kanun yararına bozma başvurusunun sadece 5580 sayılı Kanun’un 7/e maddesinde yazılı “mevzuata aykırı personel çalıştırmak” eylemi yönünden sabit olmadığı gerekçesiyle yerinde görüldüğünden, kanun yararına bozma talebinin KISMEN red, kısmen KABULÜ ile İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/11/2018 tarihli ve 2018/9044 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nin 309/4-d maddesi gereği kanun yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre mahallinde işlem yapılması gerekmediğinden, itiraz merciince verilen kararda düzeltme yapılarak;
Kabahatli hakkında 5580 sayılı Kanun’un 7/e maddesi yönünden verilen idari para cezasına dair İTİRAZIN KABULÜYLE, toplamda üç ayrı maddeden brüt asgari ücretin 20 katı tutarında (2.029×20 = 40.590 TL) kesilen idari para cezasının, 7/e maddesindeki miktar çıkartılarak neticeten 7/a ve 7/d maddeleri gereği kesilen ve toplamda brüt asgari ücretin 10 katı olan 20.295 TL idari para cezasına DÜŞÜRÜLMESİNE, 19.10.2020 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.