Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/33670 E. 2020/13695 K. 03.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/33670
KARAR NO : 2020/13695
KARAR TARİHİ : 03.11.2020

Seyirden yasaklı kişinin kanunda belirtilen şekilde kolluk kuvvetine müracaat etmemesi suçundan sanık …’ün, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğinin Önlenmesine Dair Kanun’un 18/9 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.240,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2016 tarihli ve 2016/4 esas, 2016/131 sayılı kararı ile aynı suçtan 6222 sayılı Kanun’un 18/9 ve 5237 sayılı Kanun’un 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.020,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2016 tarihli ve 2016/154 esas, 2016/342 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 02/10/2019 gün ve 94660652-105-61-12627-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/10/2019 gün ve 2019/97018 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosyalar kapsamlarına göre,
1- Sanığın taraftarı olduğu Trabzonspor futbol takımının katıldığı spor müsabakasındaki eylemi nedeniyle Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/05/2015 tarihli ve 2014/826 esas, 2015/380 sayılı kararı ile sanık hakkında seyirden yasaklama tedbir kararı verilmesini takiben, taraftarı olduğu takımın muhtelif tarihlerdeki maç saatlerinde kolluk kuvvetine müracaat etme yükümlülüğünü yerine getirmemesinden ibaret somut olayda; 30/08/2015, 05/09/2015, 14/09/2015, 19/09/2015, 26/09/2015, 02/10/2015, 19/10/2015, 24/10/2015 ve 28/10/2015 tarihlerindeki yükümlülük ihlâlleri nedeniyle sanık hakkında açılan yukarıda belirtilen kamu davalarında atılı suçlardan ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ”Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.” şeklindeki 43/1. maddesi nazara alındığında, hakkında seyirden yasaklılık tedbirine hükmedilip, maç saatlerinde kolluk kuvvetine müracaat etme yükümlülüğü yüklenen sanığın, bu yükümlülüğünü ihlâl etme suretiyle, bir suç işleme kararı çerçevesinde taraftarı olduğu takımın maçının bulunduğu saatlerde kolluk güçlerine müracaat etmemesinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği, sanık hakkında atılı suçtan düzenlenen ilk iddianame tarihinin 25/12/2015 olması itibariyle yükümlülük ihlâli şeklindeki suça konu eylemlerinin hukukî kesintinin sağlandığı işbu tarihten önce işlenmiş olması nedeniyle, davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde her eylem için ayrı ceza tayininde,
2- Sanık hakkında uygulanan ihlâl ettiği iddia olunan seyirden yasaklama tedbirinin, daha önceki tarihli aynı mahiyetteki tedbirin ihlali nedeniyle yargılandığı Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/05/2015 tarihli ve 2014/826 esas, 2015/380 sayılı kararı ile verildiği anlaşılmakla,
6222 sayılı Kanun’da, güvenlik tedbiri niteliğindeki spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararının uygulanabilirliği kapsamında belirli bir süre ile sınırlı olmak kaydıyla kişinin yükümlülük altına alındığı, bu yükümlülüklere uyulmadığı takdirde ise bu Kanun’un 18/9. maddesinde tanımlanan suçun gündeme geleceği, bir başka suçun işlenmesi ve yükümlülüklere uygun davranmama halinde uygulama alanı bulan bu suçtan dolayı mahkemece kurulan hüküm ile birlikte ek olarak güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına karar verilmesi halinde, anılan maddenin düzenleniş amacından uzaklaşılmış olacağı ve bu durum infazda da tereddütlere neden olacağı, bu itibarla anılan dosya kapsamında sanığın ceza mahkumiyetine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına da karar verilmesinde,
3- Her ne kadar sanığa, Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/4 esas sayılı dosyasında her bir eylem karşılığı 500,00 Türk lirası için toplam 2.500,00 Türk lirası; 2016/154 esas sayılı dosyasında ise her bir eylem karşılığı 500,00 Türk lirası için toplam 2.000,00 Türk lirası üzerinden ön ödeme teklifinde bulunulmuş ve sanık teklife uymamış ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 75/1-a maddesi uyarınca yalnızca adlî para cezası öngörülen suçlarda cezanın alt sınırının ödenmesinin yeterli olacağı, somut olayda sanığın eyleminin zincirleme şekilde tek bir suç olduğu gözetildiğinde cezanın alt sınırı olan 500,00 Türk lirası üzerinden ön ödeme teklifi yapılması ve sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
İsabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanığa 6222 sayılı Kanuna muhalefet etmekten verilen netice 1240 TL ve 1020 TL adli para cezaları miktarına ilişkin hükümler, cezaların miktarları itibariyle kesin nitelikte ise de aynı hükümlerde, sanık hakkında, 6222 sayılı Kanun’un 18. maddesi uyarınca, 1 yıl süre ile güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararları da verildiğinden, hükümler kesinlik kapsamı ve sınırının dışında olup, temyiz yasa yoluna tabi bulundukları,
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. …” ve ikinci fıkrasındaki “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, önce sanığın bilinen en son adresine tebligat gönderilmesi, bu adreste tebligatın yapılamaması halinde, 7201 sayılı Kanun’un 10/2. maddesi uyarınca adres kayıt sisteminde tespit edilen adresine, bilinen son adres olarak, tebligat yapılmaya çalışılması, ancak bu şekilde de tebligat yapılamaması halinde, 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği cihetle, Mahkemece, kanun yararına bozma istemine konu Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2016 tarihli ve 2016/4 esas, 2016/131 sayılı kararı ile ilgili gerekçeli kararın sanık …’ün adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu,
Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2016 tarihli ve 2016/154 esas, 2016/342 sayılı kararı ile ilgili olarak da sanığa hükmün kesin olduğu tebliğ edilerek kanun yoluna başvurma hakkı konusunda yanıltıldığı,
Bu haliyle kanun yararına bozma istemine konu kararların kesinleşmediği ve kanun yararına bozma istemine konusu yapılamayacağı anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 03/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.