Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/32160 E. 2021/1908 K. 22.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/32160
KARAR NO : 2021/1908
KARAR TARİHİ : 22.02.2021

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a aykırılık eylemi sebebiyle kabahatli Keyifli Turizm Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Kâğıthane Uygulama Grup Müdürlüğünce 20151030145060000008 sayılı takip dosya numarası ile tebliğ edilen ödeme emrine karşı yapılan itirazın reddine ilişkin başvurunun kısmen kabulü ile kısmen reddine dair İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/11/2017 tarihli ve 2016/691 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/12/2017 tarihli ve 2017/4992 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 04/09/2019 gün ve 94660652-105-34-978-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/09/2019 gün ve KYB-2019/86853 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
1- 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun, “Başvurunun incelenmesi” başlıklı 28. maddesindeki “(2) Başvurunun usulden kabulü hâlinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. (4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re’sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir….(7) Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde İdarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde İdarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.” hükmüne aykırı olarak, idarî para cezasının iptali istemli başvurusuna istinaden mahkemece, ilgili kamu kurumundan gerekli olan tüm evraklar getirtilip inceleme ve araştırma yapılmadan ve başvuruda bulunan kabahatliye cevap dilekçesinin bir örneği tebliğ edilmeden yazılı şekilde karar verilemeyeceği,
2- 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin; “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz kamisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır. İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir. İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir. İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir. Borcun tamamına bu madde gereğince vakı itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vakı itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.” şeklinde olduğu, dolayısıyla anılan ödeme emrine karşı yapılan itiraz hususunda Sulh Ceza Hâkimliğinin görevli ve yetkili olmadığı,
Gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin (1) numaralı maddesi yönünden yapılan incelemede:
Kabahatlinin başvurusuna konu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 21/02/2011 tarihli ve 7197 sayılı idari para cezası kararına karşı, yine kabahatli tarafından, 16/05/2011 tarihinde itiraz edildiği ve bu itirazın İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/626 D.İş sayılı kararı ile kısmen kabul edilerek, ilk başta 17.169 TL olarak uygulanan idari para cezasının miktarı 16.509,00 TL’ye indirildiği, kabahatlinin başvurusuna konu ödeme emrinin de bu cezanın tahsiline yönelik olduğu, kabahatli tarafından başvurusu ekinde sunduğu ödeme emirlerinin, başka kurumlar tarafından uygulanan idari para cezaları ve vergi borçlarını da içerdiği,
Kabahatlinin 22/01/2016 tarihli başvurusunda, kendilerine tebliğ olunan 20151030665160000004 ana takip dosya no ve 20151030145060000008 takip dosya nolu 16.509 ,00 TL miktarlı ödeme emrine itiraz ettiğini belirttiği, bilahare 26/01/2016 tarihli dilekçesiyle de başvurusunda, sehven, ödeme emrine itiraz ifadesine yer verildiğini, esasen bu ödeme emrine ilişkin borcun esasına itiraz ettiğini belirterek idari yaptırım kararının kaldırılmasını talep ettiği, yukarıda sayıları belirtilen ödeme emrine konu 16.509,00 TL idari para cezasının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 21/02/2011 tarihli ve 7197 sayılı idari para cezası kararı olduğu, kabahatlinin başvurusunun da bu idari yaptırım kararına yönelik olduğu,
Ancak,
İdari para cezalarına karşı başvuru yolunun 5326 sayılı Kanunun 27. ve 28. maddelerinde düzenlendiği, bu düzenlemelere göre Sulh Ceza Hakimliklerinin ancak usulüne uygun bir başvuru halinde idari para cezalarını inceleyip haklarında bir karar verebileceği, usulüne uygun bir başvuruya konu olmayan idari para cezalarının ise kesinleşeceği, Sulh Ceza Mahkemelerinin re’sen bir idari para cezasını inceleyip karar vermesinin mümkün olmadığı,
Bu itibarla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 21/02/2011 tarihli ve 7197 sayılı idari para cezası yönünden, kabahatlinin 16/05/2011 tarihli başvurusu üzerine idari para cezası ile ilgili Mahkemesince gerekli değerlendirme yapılıp bir karar verildiği anlaşılmakla, aynı idari para cezasına yönelik mükerrer başvurunun incelenerek idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesinde, bunun dışındaki idari para cezaları yönünden ise herhangi bir başvuru olmadığı halde, inceleme yapılıp karar tesis edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı cihetle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamesinin (1) numaralı maddesinin içeriği farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden, İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/12/2017 tarihli ve 2017/4992 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca, yeniden yargılamayı gerektirmemek ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, bozma gerekçesine göre istemin (2) numaralı maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 22/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.