Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/27655 E. 2019/10277 K. 01.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/27655
KARAR NO : 2019/10277
KARAR TARİHİ : 01.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Davanın Reddi

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararların niteliği ve suç tarihine göre, dosya kapsamında Gümrük İdaresine duruşma gününü bildirir tebligat yapılması üzerine gümrük idaresinin duruşmaya gelerek hükmün açıklanması yönünde beyanda bulunması ayrıca hükmü temyiz etmesi kamu davasına katılma isteğini yansıttığından CMK’nin 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören İdarenin davaya katılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Sanık hakkında 5015 sayılı Kanuna muhalefet iddiası ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, 09/02/2010 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın Gümrük İdaresine tebliğ edilmeden 13/04/2010 tarihinde kesinleştirildiği, sonrasında sanığın 19/03/2011 tarihinde işlediği kasıtlı suç nedeniyle hakkında verilen mahkumiyet hükmünün 21/04/2014 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın açıklanması için mahkemesine bildirimde bulunulduğu, bunun üzerine yeni esasa kaydedilen dosyada sanık hakkında verilen önceki hükmün açıklanması üzerine duruşma açılarak temyize konu hükmün kurulduğu anlaşılmakla,
Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliği nazara alındığında, sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanuna muhalefet suçunu oluşturduğu, bu suçtan doğrudan zarar görenin ise Gümrük İdaresi olduğu, bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 09/02/2010 tarihli hükme yönelik Gümrük İdaresinin itiraz hakkının bulunduğu, ancak söz konusu karar anılan Kuruma tebliğ edilmediği için henüz kesinleşmediği ve sanık hakkındaki denetim süresinin de başlamadığı, dolayısıyla sanığın 19/03/2011 tarihinde işlediği suç nedeniyle verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi üzerine yapılan bildirim sonucunda sanık hakkında duruşma açılıp yazılı şekilde hüküm kurulması, dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suç tarihi itibariyle sanığa isnat edilen suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre davanın 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi bulunması, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanığın savunmasının alındığı 09.02.2010 tarihinden sonra zamanaşımını kesen başkaca bir işlem yapılmaması, 09.02.2010 tarihinden inceleme tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması,
Bozmayı gerektirmiş; katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK’nin 322. maddesinin verdiği yetkiyle, 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı sebebiyle KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, dava konusu gümrük kaçağı eşyaların 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi delaletiyle TCK’nin 54/4. maddesi uyarınca MÜSADERESİNE, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.