Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/21449 E. 2019/10305 K. 01.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/21449
KARAR NO : 2019/10305
KARAR TARİHİ : 01.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmü karşısında sanık …’un MERNİS adresine doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca gerekçeli karar tebliğinin usule aykırı olduğunun anlaşılması nedeniyle tebliğnamedeki temyiz isteminin reddi yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hükmün gerekçe kısmında sanıkların fiilinin 5607 sayılı Kanun’un 3/10. maddesindeki suçu oluşturduğunun belirtilmesine rağmen aynı Kanun’un 3/18. maddesinden hüküm kurulmak suretiyle gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişkiye sebebiyet verilmesi,
2-Olay tutanağında, sanıkların kullanımındaki depoda davaya konu alkollü içeceklerin yanı sıra kullanılmamış ve bir kısmı başka şişelerden sökülmüş bandrollerin bulunduğunun belirtilmesi, bunların iş bu davadaki suça konu eşyalarla birlikte ele geçirilmesi, fiilin bölünemeyecek olması ve iddianamede bandrollerle ilgili anlatım bulunmaması karşısında bandroller bakımından 5607 sayılı Kanun’un 3/17. maddesinden dava açılıp açılmayacağının takdiri için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi ile dava açılması halinde davaların birleştirilmesi ve bandrollerin anılan madde kapsamında suç teşkil ettiğinin anlaşılması halinde TCK’nin 44. maddesi gereğince tek fiilden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmeyerek söz edilen tek fiil bölünmek suretiyle anılan madde gereğince suç duyurusunda bulunulması,
Kabule göre de;
1- Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık … hakkında 07/08/2013 tarihinde işlediği aynı suç nedeniyle açılan kamu davası üzerine İstanbul 1. Asliye Mahkemesince verilen 21/10/2015 tarih ve 2014/11 Esas 2015/645 Karar sayılı hükme ilişkin dosyanın incelenmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/39352 Esasında kayıtlı olduğunun anlaşılması karşısında,
Anılan dosyanın akıbeti araştırılıp mümkünse suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu ,
2-5237 sayılı TCK’nin 52/4. maddesi uyarınca taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edilebileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrilebileceğinin ihtarı ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Bandrolsüz olduğu hususunda itiraz ve tereddüt bulunmayan alkollü içecekler ile ilgili bilirkişi raporu alınarak sanıklar aleyhine sebep olmadıkları yargılama giderine hükmedilmesi,
4-…’un adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyetin bulunduğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı ve sanık … ile sanık … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN, tebliğnameye kısmen uygun olarak 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların kazanılmış haklarının korunmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.