Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/21439 E. 2019/6847 K. 08.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/21439
KARAR NO : 2019/6847
KARAR TARİHİ : 08.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Fiil tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun kapsamında TAPDK’nin davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin katılmasına karar verilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
2- Suça konu eşyaların müsaderesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tasfiyesine de karar verilmesi,
3- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu aykırılık yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 322. maddesi uyarınca, hükmün vekaletine ilişkin 10. fıkra karardan tamamen çıkartılarak yerine “Katılan … İdaresi kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.500 TL vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile katılan … İdaresine verilmesine” ibaresi eklenmek, TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılıp, yerine ”24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararı da gözetilerek, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına,” ibaresi yazılmak ve suça konu eşyaların müsaderesine ilişkin bölümden “ayrıca 5607 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca tasfiyesine” ibaresi çıkartılmak suretiyle, başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün, tebliğnameye uygun olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08/04/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 2019/1905 Esas- 2019/5679 Karar sayılı kararında sebeplerini ayrıntılı olarak açıkladığım üzere;
Toplam 33 paket kaçak sigarayı ticari amaçla bulundurmak şeklinde gerçekleşen olayda, 5607 sayılı Kanun’un 5/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, sanığa adil yargılanma kapsamında haklarının öğretilmesi bakımından ödemesi gereken zarar miktarı sanığa bildilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmeden kurulan hükmün onanmasına görüşüne muhalifim. 08/04/2019
KARŞI OY
Dairemizin 26/02/2019 tarih ve 2019/1586 Esas, 2019/4829 Karar sayılı karşı oy yazımızda gerekçeleri ayrıntılı olarak belirtildiği üzere;
Hukuk devletinde asıl olan adil yargılanma hakkı çerçevesinde sanığa haklarını öğretme yükümlülüğünün adli makamlarca usulüne uygun şekilde yerine getirilmesidir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlıkta, sanığa ele geçen gümrük kaçağı eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katını ödemesi halinde 5607 sayılı Kanun’un 5/2. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma imkanı bulunduğunun mahkemece usulüne göre açıklanması, sanığa haklarının öğretilmesi gereklidir.
Eğer sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulansa idi; fiiline uyan 5607 sayılı Kanun’un 3/18, 5/2. maddeleri gereğince hükmolunacak ceza, hükmün açıklanmasının ertelenmesi veya hapis cezasının ertelenmesi gibi lehe hükümlerin uygulanması sonucuna varılmasını sağlayabilecek idi. Açıklanan sebeplerle, sanığa haklarının adli makamlarca usulünce öğretilmesi gereklidir. Bu bağlamda dosya içinde yer alan ve davanın tarafı Gümrük İdaresi tarafından düzenlenen KEMT varakasından sanığın eşya değerini bilebileceği ve isterse bu değerin iki katını ödeyerek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabileceği şeklindeki bir düşünceyi adil yargılanma hakkı ile bağdaştırmak güç gözükmektedir.
Açıklanan sebeplerle Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.