Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/1994 E. 2019/6501 K. 01.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1994
KARAR NO : 2019/6501
KARAR TARİHİ : 01.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisinin ihlalidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte vergilendirme hakkı ve mali yararlarının da ihlal edildiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerinin finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğacağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
a) UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında 22/06/2013 tarihinde işlediği aynı suç nedeniyle açılan Osmaniye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/624 Esas sayılı dosyasında verilen mahkumiyet hükmünün Dairemizce aynı gün 2019/2005 Esas sayılı dosya üzerinden incelenerek bozulmasına karar verildiğinin anlaşılması,
b) UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında suç tarihi 2013 olarak kayıtlı bulunan Hatay 1. Asliye ceza Mahkemesinin 2013/1590 Esas sayılı dosyasında benzer suçtan derdest olan dava bulunduğunun anlaşılması karşısında,
Anılan davalardaki suç ve iddianame tarihleri tespit edilerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve davalar birleştirilerek hakkında TCK’nun 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
2- Nakil vasıtasının üçüncü kişiye ait olması karşısında iyi niyetli olup olmadığı hususunda araştırma yapılarak aracın müsadere edilip edilmeyeceğine ilişkin bir hüküm kurulması gerekirken, şartları oluşup oluşmadığı da tespit edilmeksizin kanunda yeri olmayan şekilde aracın kasko değerinin müsaderesi ile sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Kabule göre de,
1- Temel cezada TCK’nun 61. maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddesinde değişiklik yapılmakla, sanığın kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanun’un 3/10. maddesindeki “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar arttırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklindeki düzenlemeye nazaran 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/5-10. maddeleri ile 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddelerinin ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe kanunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/1, 5, 13/1. maddeleri uyarınca katılan lehine; tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne göre avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, hukuki dayanağı bulunmadığı halde duruşmaya katılmadığı gerekçesi ile dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
3- 5607 sayılı Kanun kapsamında katılma hakkı bulunmayan TAPDK’nun katılmasına karar verilmesi ve lehine, hukuki dayanağı da bulunmadığı halde duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle, dilekçe yazım ücreti takdir edilmesi,
4- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.