Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/18429 E. 2019/6352 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/18429
KARAR NO : 2019/6352
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Suç tarihi itibariyle sanığın 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği halde, 5607 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanunla değişik 3/10. maddesinin arttırım maddesi olduğu gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi,
2- Anayasanın 141, CMK’nun 34. ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak ve 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenebilmesi koşulları olarak; “daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.” hükmünün düzenlendiği gözetilmeksizin adli sicil kaydında engel hali bulunmayan, duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz davranışları saptanmayan sanık hakkında verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının ”koşullarının oluşmadığı” şeklindeki yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
3- CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine engel hali bulunmayan sanığa, dava konusu eşyanın bilirkişi tarafından belirlenen ve daha düşük olan CIF değeri esas alınarak hesaplanan “eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı” olan miktarın kamu zararı olduğunun bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/9. maddesi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, katılan kurumun zararını gidermediğinden bahisle yerinde olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
5- Suç tarihine ve ele geçirilen eşyanın niteliğine göre suçtan zarar görmeyen Gümrük İdaresinin katılmasına karar verilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 27/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.