Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/15890 E. 2019/8695 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/15890
KARAR NO : 2019/8695
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I- Nakil aracının müsaderesine yönelik temyizin incelenmesinde;
Nakil aracının müsaderesine yönelik katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
II- Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyizin incelenmesinde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
5607 sayılı Kanun’un 5/2. fıkrasında “Yedinci fıkrası hariç, 3’üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz” hükmünü içermesi karşısında; sanığa gümrüklenmiş değer yerine gümrük vergisinin bildirildiği ve sanığın bildirilen 1.707,18 TL gümrük vergisi bedelini ödediği, sanığın kendi araştırması ile tespit edebilme ve hesaplama olanağı bulunmayan suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarının sanığa bildirilmesi, yasal sonuçları da hatırlatılarak bunu karşılamak isteyip istemediği sorulup, gerektiğinde ödeme hususunda makul bir süre de verilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
1- Suça konu kaçak sigaraların müsaderesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tasfiyesine de karar verilmesi,
2- Sanığın adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın mahkumiyet kararı niteliğinde bulunmadığı, her ne kadar sanığın adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar varsa da, inceleme konusu dosyadaki suçun 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 231/8. maddesine eklenen ek cümlenin yürürlüğe girmesinden önce işlendiği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan 5271 sayılı CMK’nin 231/6-a maddesinde gösterilen “kasıtlı suçtan mahkum olmama” koşulunun oluştuğu gözetilerek, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK’nin 231/6. maddesindeki objektif ve sübjektif koşullar değerlendinlmeksizin “HAGB uygulanan kararın denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı suç işlediği anlaşıldığından” şeklinde gerekçe gösterilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına karar verilmesi,
3- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 21/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.