YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/15710
KARAR NO : 2019/10272
KARAR TARİHİ : 01.07.2019
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında 24/06/2013 tarihinde işlediği aynı suç nedeniyle açılan kamu davası üzerine Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesince verilen 2014/62 Esas ve 2014/707 Karar sayılı hükme ilişkin dosyanın incelenmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/250977 tebliğname numarasıyla kayıtlı olduğunun anlaşılması karşısında;
Anılan dosyanın akibeti araştırılarak mümkün ise iş bu dosya ile birleştirilmesi, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
2)Sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 6455 sayılı Kanunla değişik 3/11. maddesi gereğince hüküm kurulması gerektiği halde, aynı Kanun’un 3/10. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması,
3)Sanık hakkında kurulan hükümde, tek eylemden dolayı düzenlenen iddanamenin sevk maddesinde öngörülen yaptırımın hapis cezası ve adli para cezası olarak ikiye bölünmesi ve ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 225. maddesine aykırı davranılması,
4)Kasıtlı suçtan kısa süreli olmayan erteli hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.