Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/1535 E. 2019/10242 K. 01.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1535
KARAR NO : 2019/10242
KARAR TARİHİ : 01.07.2019

1705 sayılı Ticarete Tağşişin Men’i ve İhracatın Murakebesi ve Korunması Hakkında Kanuna aykırı davranmaktan sanık (kabahatli) …’in 20.000,00 Türk lirası idarî para cezası ile cezalandırılmasına dair Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2009 tarihli ve 2007/244 esas, 2009/410 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 22/06/2009 tarihli ve 2009/754 esas, 2009/594 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 24.01.2019 gün ve 2016/8999 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/01/2019 gün ve KYB. 2019/9778 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre; adı geçen sanık hakkında mahkemesince, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/7. maddesi uyarınca suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan hapis cezasına, 1705 sayılı Kanun’un 6. maddesine muhalefet etmekten dolayı da 20.000,00 Türk lirası idârî para cezasına hükmedilmiş ise de, anılan kararın; hapis cezasına ilişkin kısmının; sanığın örgüte yardım ettiğine dair mahkûmiyetine yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmesi gerekeceğinden bahisle, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 08/05/2014 tarihli ve 2011/9449 esas, 2014/6043 karar sayılı ilâmıyla bozulduğu, idârî para cezasına ilişkin kısmı ise itiraza tâbi olduğundan aynı Daire tarafından temyiz talebinin reddine karar verildiği, nitekim bozma üzerine yapılan yargılamada da sanığın Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/07/2015 tarihli ve 2014/849 esas, 20157567 sayılı kararıyla beraatine karar verildiği anlaşılmakla, sanığın hakkında tesis edilen idârî para cezasına yapılan itirazın da, Yargıtay’ın mezkûr bozma ilâmındaki ve yerel mahkemenin bozma üzerine verdiği beraat kararındaki gerekçelerle, kabûlüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın hakkında Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.05.2007 tarihli iddianamede; sanığın akaryakıt kaçakçılığı suçunu örgüt halinde işlediği iddia edilen diğer bir sanık Ahmet Uzun ile 2006 yılı Ekim ayı ve devamında yapmış olduğu telefon görüşmeleri delil kabul edilerek TCK’nin 220/7. maddesi göndermesiyle 220/2. maddesi ve 5015 sayılı Kanun’un ek 5. maddesine aykırılık suçlarından TCK’nin 43/1. maddesi uygulanarak cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, bozma üzerine sanığın neticeten beraatine karar verilmiş, ancak akaryakıt kaçaklığına dair eylemlerinin 1705 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırılık oluşturduğundan bahisle sanık hakkında 20.000 TL idari para cezasına hükmedilmiş, sanık müdafii tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
1705 sayılı Kanun’un 5728 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi;
“Bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan kararlara ve düzenlemelere aykırı hareket edenlere, tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, beşyüz Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, sınai veya ticari tesiste ya da ürünlerde, bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan  karar ve düzenlemelere uygunluk sağlanması için zamana ihtiyaç bulunması hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar sınai ve ticari faaliyetin durdurulmasına karar verilebilir.
Ürünlerin, ikinci fıkra uyarınca verilen süre içerisinde alınan karar veya düzenlemelere uygun hâle getirilmemesi hâlinde bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir.
Dosyada yapılan incelemede, sanığın adı geçen diğer sanıkla yapmış olduğu telefon görüşmeleri dışında, ticaretin karıştırılmasına, ihracatın denetlenmesine aykırılık oluşturacak bir davranışının bulunduğunu gösteren herhangi bir delil, sanıkla ilgili olarak el konulan ve ticarete tabi tutulan herhangi bir ürün, malzeme veya araç gereç bulunmadığı, keza mahkemece kurulan hükümde, hatalı bir yorum ve değerlendirme yapılarak, 5015 sayılı Kanun’un ek 5. maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla bu maddede düzenlenen eylemin artık bir kabahat haline dönüştüğü sonucuna ulaşıldığı, sanık hakkında idari para cezasının uygulanması için sanığın 1705 sayılı Kanun’da adı geçen Sanayi ve Ticaret Bakanlığının hangi karar veya düzenlemesine aykırı davranışının tespit edildiğinin hükümde belirtilmediği, son olarak sanığın neden Kanun’da yazılı en üst miktarda idari para cezasıyla cezalandırıldığına dair hükümde bir açıklama da bulunmadığı, itiraz merci tarafından dosyanın etkili ve yeterli şekilde incelenmediği, sonuç olarak sanık müdafiinin itirazlarının da gerekçeli bir şekilde karşılanmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıda yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden, Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin 22/06/2009 tarihli ve 2009/754 esas, 2009/594 sayılı kararının CMK’nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2009 tarihli ve 2007/244 esas, 2009/410 sayılı kararında hükmedilen 20.000 TL idari para cezasının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.