Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/11900 E. 2019/6508 K. 01.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/11900
KARAR NO : 2019/6508
KARAR TARİHİ : 01.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisinin ihlalidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte vergilendirme hakkı ve mali yararlarının da ihlal edildiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerinin finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğacağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında 31/08/2012 ve 17/04/2013 tarihlerinde işlediği aynı neviden suçlar nedeniyle açılan İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/434 ve 2014/266 Esas sayılarında kayıtlı davalarındaki mahkumiyet hükümlerinin Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2016/15744 ve 2018/15280 Esaslarında kayıtlı dosyalarda temyiz incelemesinde bulunduğunun anlaşılması karşısında;
Anılan davalar ile iş bu dava birleştirilerek suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nun 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
Kabule göre de,
1- Suç tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun kapsamında davaya katılma hakkı bulunmayan TAPDK’nun katılmasına karar verilmesi,
2- Sanığın ambalajında bandrol bulunmayan sigaraları bulundurmaktan ibaret fiilinin suç tarihi itibarıyla 6455 sayılı Kanun’un 3/18. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayini,
3- Hüküm fıkrasında 5607 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile değişik lehe olduğunun belirtilmesine karşın 6455 sayılı Kanun ile değişik halinin 3/10. maddesinden hüküm kurularak çelişki yaratılması,
4- Sanığın suç tarihi itibarıyla tekerrüre tabi mahkumiyeti olmasına karşın 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesinin uygulanmaması,
5- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye uygun olarak 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca 2 ve 4 numaralı bozma sebepleri yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.