Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2019/11230 E. 2019/6488 K. 28.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/11230
KARAR NO : 2019/6488
KARAR TARİHİ : 28.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
I)Sanıklar … ve … hakkında 5607 sayılı Kanuna muhalefetten kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yükletilen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
1)Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. Sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
2)Dava konusu kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken söz konusu eşyanın tasfiyesine de hükmolunması,
3)Açılan davanın niteliğine göre, suçtan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı olmayan TAPDK lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıkların temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, bu aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca, hükümlerden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp, yerine ”24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararı da gözetilerek, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına,” ibaresinin yazılması, hükümlerden dava konusu eşyanın tasfiyesine ilişkin fıkranın çıkarılması ve vekalet ücretine ilişkin 5 numaralı fıkranın çıkarılarak yerine “Karar tarihi itibariyle geçerli AAÜT gereğince hesap edilen 1500 TL maktu vekalet ücretinin sanıklardan eşit miktarda alınarak katılan … İdaresine verilmesine,” ibaresinin eklenmesi, suretiyle, başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II)Sanık … hakkında 5607 sayılı Kanuna muhalefetten kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisinin ihlalidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu, kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında 09/04/2013 tarihinde işlediği aynı suç nedeniyle açılıp mahkumiyet kararı Yargıtay 7. Ceza Dairesinin temyiz incelemesinden sonra kesinleşen Karaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/332 Esas sayılı dosyasının bulunduğunun ve 24/04/2013 tarihinde işlediği suç nedeniyle açılan Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/390 Esas sayılı dosyasında verilen mahkumiyet hükmünün Dairemizce aynı gün 2019/12804 Esas sayılı dosya üzerinden incelenerek bozulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında;
Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/390 Esas sayılı davası ile iş bu dava birleştirilerek ve Karaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/332 Esas sayılı dava dosyası getirtilip incelenerek suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nun 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu ile kesinleşen Karaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/332 Esas sayılı dava dosyasından verilen cezanın mahsup edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.