Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/8084 E. 2018/13170 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8084
KARAR NO : 2018/13170
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık … ‘ın beraatine dair Kütahya İcra Ceza Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli ve 2017/1448 esas, 2018/391 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin Kütahya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/05/2018 tarihli ve 2018/118 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 15/11/2018 gün ve 94660652-105-43-8611-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2018 gün ve KYB.2018-94228 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1- 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, 16/12/2016 tarihli taahhütte takip rakamı olarak 58.887,99 Tük lirası, taahhüde göre işlemiş faiz olarak 18.853,00 Türk lirası gösterilmesine karşın, bu faizin hangi dönemleri kapsadığının açıkça belirtilmediği, son ödeme gününe kadar işleyecek faize de taahhütnamede yer verilmediği gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu; diğer taraftan benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 09/06/2016 tarihli ve 2016/3298 esas, 2016/19382 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 583/1. maddesinde yer alan “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, kefil olan sanığın azami miktarı ve kefalet tarihini kendi el yazısı ile yazmadığı ve dolayısıyla taahhüdün bu yönden de geçersiz olduğu gerekçeleriyle, sonucu bakımından yerinde olan beraat kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın kabulüne karar verilmesinde,
2- Kabule göre de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271/2. maddesi uyarınca, itirazı yerinde gören merciin, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da bir karar vermesi gerektiğinden, itirazın kabulüne mercii sıfatıyla karar veren Kütahya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından itiraz konusu hakkında bir karar verilmemesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin (2) no’lu nedeni yönünden yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Kütahya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/05/2018 tarihli ve 2018/118 değişik iş sayılı kararının, CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, bozma sebebine göre bu aşamada kanun yararına bozma isteminin (1) no’lu nedeni yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 12/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.