Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/7913 E. 2018/13245 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7913
KARAR NO : 2018/13245
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Müteveffa …’in ölümü olayı hakkında Kara Kuvvetleri Askeri savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda 12.05.2011 tarihli, 2011/127-40 Esas ve karar sayılı karar ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 27.09.2012 tarihli 2012/449 İd., 2012/325 Müt. sayılı kararı aleyhine Milli Savunma Bakanlığının 01.03.2017 tarihli, …YRD.: 51393309-9010-1479-17/As. Ad İt. ve Kan. Gn. Md. As. Adlt. Czev. ve Müt.D.Rap.Tet. ve İşl. Ş. (31-139-16) sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/11/2018 gün ve 2018/23901 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
“1. Kara Kuvvetleri Askerî Savcılığının Harp Okulu Öğrencisi …’in ölümü olayı hakkındaki 2011/127 Esas sayılı soruşturma dosyası incelenmiştir.
2. Müteveffa …’in ölümü olayı hakkında Kara Kuvvetleri Askeri savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda 12.05.2011 tarihli, 2011/127-40 esas ve karar sayılı karar ile; müteveffanın şahsi dosyasının, tıbbi evraklarının incelenmesi ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda; 2010 yılında hiç viziteye çıkmadığı, herhangi bir rahatsızlıktan şikayetçi olmadığı, fiziken güçlü bir kişi olduğu, spor konusunda başarılı olduğu, yarışmaya da gönüllü olarak katıldığı, yarışmanın icra edildiği 02.08.2012 günü 15:00-16:00 saatleri arasında Devlet Meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünün cevabi yazısına göre bölgedeki sıcaklığın ortalama 34 derece civarında olduğu, yarışmacıların 13:00-13:30 saatleri arasında öğle yemeklerini yedikleri, yarışmanın 15:30 sıralarında başladığı, yarışma sırasında Harbiyelilerin yeterli miktar ve sıklıkta su içmelerine yönelik gerekli tedbirlerin alındığı, bu kapsamda yarışma parkurunda su ikmal noktalarının oluşturulduğu, ayrıca yarışmacıların mataralarının su ile dolu olup olmadığının kontrol edildiği, yarışmaya katılan manga personelinin beyanlarına göre; müteveffanın yarışma sırasında yarışmayı bırakma yönünde bir talepte bulunmadığı, yarışma sırasında dikkat çekici bir rahatsızlık ya da yorgunluk emaresi göstermediği, müteveffanın koşarken aniden yere düşüp bayıldığı, yarışmanın icrasında, gerekli tedbirlerin alınmasında ve müteveffanın düşüp bayılması sonrası tıbbi açıdan ilk müdahalenin yapılmasında, müteakiben hayati tehlikesinin bulunduğunun fark edilmesi üzerine tam teşekküllü bir hastaneye gecikmeksizin sevk edilmesinde ilgili emir, talimat ve diğer yasal mevzuat hükümlerine uyulduğunun anlaşıldığı, müteveffanın 02.08.2010 günü saat 15:30-16.30 saatleri arasında icra edilen küçük birlik hafif silah yarışması sırasında yarışmanın bitimine 300 metre kala aniden düşüp bayıldığı, olay sırasında derhal tıbbi destek sağlandığı, herhangi bir gecikmeye meydan verilmeden tam teşekküllü bir hastaneye sevk edildiği, 02 Ağustos 2010-06 Ağustos 2010 tarihleri arasında Bakteriyel Menenjit tanısı ile yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü, ancak 06 Ağustos 2010 günü saat 14:00 sıralarında tedavi gördüğü İzmir Atatürk Araştırma ve Eğitim Hastanesi 2. Anestezi Yoğun Bakım Ünitesinde vefat ettiği, otopsi raporuna göre ölümün bakteriye! sepsis sonucu meydana geldiği, dolayısıyla müteveffanın rahatsızlanıp hastalanması sonucunda hastanede yapılan tüm tedavi ve müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, müteveffanın ölümünde başka bir kişiye yüklenebilecek bir kusur ya da ihmal bulunmadığı kanaatine varılarak olay hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
3. İş bu karara müteveffanın babası …’in vekili Av…’ın 07.06.2011 tarihinde kayda giren dilekçesi ile; yapılan otopside müteveffanın ölüm sebebi olarak bakteriyel sepsis olduğunun belirtildiği, söz konusu hastalığın diğer bir adıyla bulaşıcı menenjit olup, bu hastalık kişiden kişiye fark etmekle beraber, öncesinde enfeksiyon sonucu gelişen ölümcül bir hastalık olduğu, ölümcül olan bu hastalığın bir anda gelişmesinin tıbben mümkün olmadığı, dolayısıyla koşu veya eğitim öncesinde müteveffanın bir enfeksiyona yakalandığı, koşu öncesinde müteveffanın sağlık kontrolünden geçirilmediğini, müteveffanın 02.08.2010 tarihinde tam teçhizatlı koşarken sıcaklığın 35 derece olduğu, 8 km.lik koşunun son 400 metresinde yere düşüp akabinde vefat ettiğini, Ağustos ayında sıcaklığın en çok hissedilen saatinde, tam teçhizatlı olarak görev verilmesi ve görevi belirlenen sürede yerine getirmeyenlere atış eğitimine geçiş hakkı verilmemesi, üzerlerinde 10,5 kg MG3 tüfeğinin bulunması, omuz çantaları ve piyade tüfeklerinin bulunması, ortalama teçhizatın ağırlığının 10-15 kg. olması dikkate alındığında idarenin mutlaka tüm askeri öğrencileri ileri derecede sağlık kontrolünden geçirmesi gerektiği belirtilerek, söz konusu kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmiştir.
4. İşbu itiraz üzerine; Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 22 Haziran 2011 tarihli, 2011/283 İd., 2011/214 Müt. Esas ve Karar sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile; müteveffanın vefatına neden olan bakteri kültürünün vücutta belli bir kuluçka süresi olup olmadığı, hastanede geçen süre içerisinde gelişip gelişemeyeceği, hastanede gelişmiş olması ve önlem alınmaması halinde ölüm olayının ne kadar sürede gerçekleşebileceği, özetle, müteveffanın vefatına neden olan “bakteriyal sepsis” olarak tabir edilen bakteri kültürünün ne zamandan beri vücudunda bulunduğu, hastane enfeksiyonu olup olamayacağı, dolayısıyla hastanenin bir kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması; “bakteriyel sepsis” olarak tabir edilen enfeksiyonun yarışma öncesinde de müteveffanın vücudunda bulunduğunun tespit edilmesi halinde, Günlük Emir defterinin 15. maddesinde belirtilen “spora başlamadan nabız sayımı mutlaka yapılacaktır” şeklindeki emrin gereği yerine getirilmiş olunsaydı, Prof. Tbp. Kd. Alb. … ‘nun 21.12.2010 tarihli, bakteriyal sepsis başlangıç belirtileri arasında “nabız hızlanmasının” da olduğunu belirtir bilirkişi raporu da dikkate alındığında, müteveffanın vefatına sebep olan durumun daha önceden fark edilip edilemeyeceği, önceden fark edilmesi durumunda müteveffanın vefatının önlenip önlenemeyeceği, bahsi geçen emrin yerine getirilmesi hususunda olay günü kimlerin görev ve sorumlulukları bulunduğu hususlarının da araştırılması gerektiği belirtilerek, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiştir.
5. İş bu karar üzerine müteveffanın tedavi gördüğü hastaneden, yapılan tıbbi müdahalelere ilişkin tüm tıbbi kayıt ve evrakların onaylı ve okunaklı birer suretlerinin soruşturma dosyasına ithaline müteakip, dosyanın incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiği; Adli Tıp Kurumu Birinci Adli İhtisas Kurumunun 04.07.2012 tarihli, 2012/13068/693 sayı, 2624 karar numaralı raporunda; müteveffanın otopsisinde alınan doku örneklerinin incelenmesinde; beyin sürüntüsünde Acinpbacter Baumanii ve staf aereus, kan kültüründe Acinobacter Baumanii üreyen kişinin ölümünün akut böbrek yetmezliği ve sepsis sonucu meydana gelmiş olduğu, akut böbrek yetmezliğinin 34 derece sıcaklıkta ağır efor nedeni ile kas yıkımına bağlı mı yoksa kendisinde mevcut olan bir enfeksiyon hastalığının eforun etkisi ile şiddetlenip nöbet geçirmesine ve akut böbrek yetmezliğine neden olması ile mi ortaya çıktığının ayırt edilemediği, otopside alman doku örneklerinin 9 Eylül Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji ABD Bakteriyoloji Laboratuarında yapılan incelemesinde tespit edilen üretilen Acinobacter Baumanni susunun yoğun bakım enfeksiyonu olduğu, daha önce bulaşmasının tıbben mümkün olmadığı, staf aereusun ise genellikle hastane enfeksiyonu, yoğun bakım enfeksiyonuna neden olduğu, sağlıklı kişilerde de enfeksiyon yapabildiği, kişinin 02.08.2010 günü acil servise müracaat ettiğinde muayene bulgularında ve çekilen röntgen grafilerinde enfeksiyon odağı tanımlanmaması nedeni ile staf aereusun da yoğun bakım enfeksiyonu olarak değerlendirildiği, bu tip ağır yarışmalardan önce tek başına nabız sayımının yetersiz olacağı, ayrıntılı dolaşım ve solunum sistemi muayenesinin yapılması gerektiği, yarışma öncesi ayrıntılı fizik ve laboratuar tetkiklerinin yapılması durumunda tanısının konulabileceği, 02.08.2010 tarihinde Kara Harp Okulu Atat kampında birlik hafif silah yarışmasında ağır efor sonrasında yüzüstü düşerek nöbet geçiren, bilinci kapanan, solunumu kontrol edilerek ambulansla revire getirilen, oradan ambulansla 9 Eylül Üniversitesi Acil Servisine getirilen, yoğun bakım ihtiyacı nedeniyle İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen, genel durumu kötü, bilinci kapalı olan hastanın tetkiklerinin ve konsültasyonlarının yapılarak yoğun bakımda takip edilmesinin uygun olduğu, takip ve tedavisini yapan hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı belirtilmiş olup; bu raporun incelenmesi sonucunda, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 27.09.2012 tarihli 2012/449 İd., 2012/325 Müt. sayılı kararı ile, K.K.K.lığı Askeri savcılığınca soruşturmanın usulüne uygun bir şekilde titizlikle gerçekleştirildiği, araştırılması ve soruşturulması gereken başkaca bir hususun da kalmadığı kanaatine varılarak müteveffanın babasının vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
6. Müteveffanın yakınlarının vekili Av. …’ın 04.10.2016 tarihinde kayda giren dilekçesi ile; 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde röportaj yapılan bazı eski askeri öğrencilerin beyanları ve bazı gazetelerde yayınlanan haber içeriklerinden; müteveffa …’in iddia edildiği gibi değil, FETÖ örgütüne bağlı olmadığı için yapılan yıldırma hareketi ile öldürülmesine sebep olunduğu yönünde kuvvetli bir şüphe hasıl olduğu belirtilerek dosyanın yeniden açılmasını ve suçluların cezalandırılmasını sağlama bakımından müracaatı yaptıkları belirtilmiş olup, bu başvuru, kanun yararına bozma talebi kapsamında değerlendirilmiştir.
7. Yapılan incelemede;
a)Müteveffanın yakınlarının vekili Av. …’ın dilekçesi üzerine, dilekçe ekinde ibraz ettiği, müteveffa ile aynı menteş kampında eğitim gören … ile memur olduğu gerekçesiyle ismini vermek istemeyen yine aynı dönemde eğitimde olduğunu iddia eden bir kişinin, mütevaffanın kampta su verilmeden güneşin altında koşturulduğunu, içlerinden güçlü öğrencilerden hayvan mangası olarak adlandırdıkları mangaya seçip 8 km tam teçhizat koşturulup atış yaptırdıkları, müteveffanın sıvı kaybı nedeniyle bayılıp düştüğü, seçilen bu şok mangasına seçtikleri öğrencilere, koşuya başlamadan önce ısınma hareketleri yaptırtmayıp süründürme, şınav çekme gibi yorucu hareketler yaptırtarak işkenceye başladıkları, o gün orada darbe girişiminden tutuklanan Bölük Komutanı P. Yzb. … ile Kıdemli Topçu Ütğm. …’ında olduğunu, diğer bölükler ısınırken bu şok mangasını süründürdükleri, eziyet ettikleri, normalde koşu öncesi herkesin mataralarından su içerek mataralar ağırlık yapmasın diye suyunu boşalttıklarını ancak müteveffanın da içerisinde bulunduğu bu şok mangasındakilerin su içmelerine izin vermedikleri, müteveffanın suyunu içirtmeden boşalttıklarını, koşudan önce iyi görünmediğini, bayılması sonrası hastaneye gitmek istediklerini, izin vermedikleri, kendilerinden olan 3-5 öğrenciyi seçip ziyarete gönderdikleri, cenazesine bile yine seçilen öğrencilerin gönderildiğini, okulda bu ölüm olayının konuşulmasının dahi yasaklandığı iddia edilen gazete yayınları nedeniyle beyan sahiplerinin ve yine o gün yarışmaya katılan tüm öğrenciler ile müteveffanın tüm sınıf arkadaşlarının olay öncesi müteveffanın sağlık durumu, okulda yaşadığı bu tarz problemler ile olaya ilişkin ifadelerinin tespit edilmesinden sonra yarışma öncesinde müteveffanın sağlık durumu, koşu öncesi ısınıp ısınmadığı veya tam tersine aşırı efor sarf etmesini gerektirir hareketler yaptırılıp yaptırılmadığı, koşuya gönüllü olarak katılıp katılmadığı, koşuyu bitiremeyen öğrenciler için bir yaptırımın olup olmadığının tam olarak ortaya konması gerektiği;
b)Müteveffaya karşı koşu öncesinde su içmesine müsaade etmeme, aşırı yorucu faaliyetlerde bulundurtma vb. eylemler mevcut ise bunun müteveffanın ölümüne etki edip etmeyeceği, ölüm olayı ile bahse konu eylem arasında illiyet bağı kurulup kurulamayacağı konularında Adlî Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden tekrar bir görüş alınması gerektiği;
c)Dosya Dz.172-174te yer alan Prof. Tbp. Kd. Alb. …’nun 21.12.2010 tarihli bilirkişi raporunda, müteveffanın ateşinin ilk defa yoğun bakım servisine yatışının üçüncü gününde (05.08.2010) yükselmiş olduğunun belirtildiği, ancak dosya içeriğinden müteveffanın olay günü ilk hastaneye sevk edildikten sonra ateşinin 40 dereceye yükseldiğinin anlaşılması üzerine santral sinir sistemi enfeksiyonundan şüphelenilerek omurilikten sıvı alınarak enfeksiyon araştırılması yapıldığının anlaşıldığı, Adli Tıp Kurumu Birinci Adli İhtisas Kurumunun raporunda bu çelişkinin giderilmediği gibi; akut böbrek yetmezliğinin aniden ortaya çıkarak ateş yapıp yapmayacağı, belirtilerinin neler olduğu, hangi durumlarda tespitinin mümkün olduğu, ağır efor nedeni ile az sıvı tüketen veya sıvı oranı yerinde olan bir kişide aniden ortaya çıkma ihtimalinin ne olduğu, müteveffanın doku örneklerinde tespit edilen yoğun bakım enfeksiyonunun oluşmaması durumunda müteveffanın yaşama ihtimalinin olup olmadığı hususlarında da yeterli bir açıklama olmadığı, bu hususlara ilişkin Adlî Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden tekrar bir görüş alınmak suretiyle oluşacak duruma göre bir karar verilmesinin yerinde olacağı;
ç)Şüpheli ölüm olaylarında, olayın nasıl gerçekleştiğinin, her türlü şüpheden uzak bir şekilde ortaya konulması bakımından, etkin ve yeterli bir soruşturma yapılmasının gerekliliği yanında; bu soruşturmanın mümkün olduğunca kamuya açık olarak yapılması, şikâyetçilere soruşturmaya katılarak tanıklara soru sorabilme imkânı tanınmasının da büyük önem arz ettiği, bu nedenle; nüfus kaydı itibariyle ölüm olayından doğrudan zarar gören müteveffanın anne, baba ve varsa kardeşlerinin ifadelerinin tespit edilerek, CMK’nun 234/1. maddesinin (a) bendinde yazılı haklarını kullanabilmeleri ve ölüm olayına ilişkin olarak tanıklıklarına başvurulabilmesi için bu husustan usulüne uygun olarak haberdar edilmeleri gerekirken sadece babasının ifadesinin tespit edildiği, ölüm olayından doğrudan zarar gören müteveffanın anne, baba ve varsa kardeşlerinin ifadelerinin özellikle müteveffanın okul veya menteş kampı ile ilgili sıkıntılarından bahsedip bahsetmediği hususlarının da sorularak ayrıntılı ifadelerinin tespit edilmesi gerektiği;
d)Soruşturma evresinde ifadesine başvurulan müteveffa ile aynı menteş kampında eğitim gören …’ın dosya içerisindeki beyanları ile müteveffanın yakınlarının vekili Av. …’ın dilekçe ekinde ibraz ettiği bir gazete haberinde yer alan beyanları arasında çelişki olduğu, bu çelişkinin giderilecek şekilde ve yine dilekçede özellikle ifadesinin alınmasının talep edildiği …isimli kişinin ifadelerinin tespit edilmesi gerektiği;
e)Bu kapsamda elde edilecek bilgi ve delillere göre ortaya çıkan hususların soruşturulması gerekli görüldüğünden, kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itirazı inceleyen en yakın Askerî Mahkeme tarafından 353 sayılı Kanun’un 108. maddesi gereğince soruşturmanın genişletilmesi yönünde karar verilerek, sonucuna göre bir değerlendirme yapılması gerekirken, itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09/02/2018 tarihli ve 2018/1 sayılı iş bölümüne dair kararına göre, kanun yararına bozma istemine konu karar; Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 27.09.2012 tarihli 2012/449 İd., 2012/325 Müt. sayılı itirazın reddi kararına ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay Yüksek (12). Ceza Dairesine ait bulunduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın anılan daireye GÖNDERİLMESİNE, 12/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.