Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/7714 E. 2018/12056 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7714
KARAR NO : 2018/12056
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık …’in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Çivril İcra Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli ve 2017/118 esas, 2017/120 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ilişkin mercii Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2018 tarihli ve 2018/14 Değişik İş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 19/10/2018 gün ve 94660652-105-20-9493-2018-Kyb sayılı yazılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/10/2018 gün ve KYB.2018/86200 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Her ne kadar merci Çivril Asliye Ceza Mahkemesince, söz konusu suçun şikâyete bağlı olduğu, 02/12/2016 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaretinin çıkarılması sebebiyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı Kanun’un 354. maddesinin aynı kanunun 340. maddesi açısından uygulamasına engel teşkil etmediği, uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka uygulanması gerekli bir maddî ceza hukuku kuramı olduğundan bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Uzlaştırma” başlıklı 253. maddesinin birinci fıkrasında, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı; ikinci fıkrasında, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerektiğinin belirtildiği,
2004 sayılı Kanun’un da icra suçlarıyla ilgili hükümlerin 331 ilâ 345/b maddeleri arasında, muhakeme usulüne ilişkin hükümlerinin ise 346 ilâ 354 üncü maddelerinde düzenlendiği, icra suçlarının, suç olarak düzenlenmek suretiyle hapis ve adlî para cezası şeklinde yaptırımlara bağlananlar ile disiplin veya tazyik hapsi yaptırımına bağlananlar şeklinde ikili bir ayrıma tâbi tutulduğu, disiplin hapsi veya tazyik hapsinin, bir suç karşılığı olmayıp kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış bir fiil karşılığı olarak uygulanan seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen yaptırımlar olduğu ve gerek disiplin hapsi gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararların, 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinde belirtilen hüküm niteliğinde olmadıkları ve uzlaştırma hükümlerinin uygulanamayacağı, somut olayda sanığın üzerine atılı ödeme şartını ihlâl suçunun, 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi uyarınca tazyik hapsi cezası ile yaptırım altına alındığı ve uzlaştırma kapsamında bulunmadığı gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2018 tarihli ve 2018/14 Değişik İş sayılı kararının CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yerel mahkemece verilen 3 aya kadar hapsen tazyik kararına karşı yapılan itirazın REDDİNE 20/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.