Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/6850 E. 2018/13259 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6850
KARAR NO : 2018/13259
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda görevli merciin Cumhuriyet Başsavcılığı olduğundan bahisle müşteki vekilinin şikayet dilekçesinin reddine dair İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesinin 08/11/2016 tarihli ve 2016/962 esas, 2016/467 sayılı kararına vaki itirazın reddine ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2017/407 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 02/10/2018 gün ve 7244 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/10/2018 gün ve KYB-2018-80772 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5941 sayılı Çek Kanunu 5. maddesi ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 353. maddesi uyarınca şikayet dilekçelerinin reddine dair verilen kararlara karşı başvurulabilecek kanun yolunun itiraz kanun yolu olarak belirlenmiş olmasına rağmen, İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesinin 08/11/2016 tarihli ve 2016/962 esas, 2016/467 sayılı kararında kanun yolunun istinaf olarak gösterilmesi üzerine yapılan istinaf başvurusu neticesinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin anılan karara karşı ancak İzmir Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz kanun yoluna başvurulabileceğinden bahisle istinaf incelemesi talebinin itiraz mahiyetinde olduğunun kabulü ile dosyanın İzmir Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere mahal mahkemesine iadesine dair kararını müteakip İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili itiraz merciine gönderilmesine dair karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine dair karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunun anlaşılması karşısında bu konuda da kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususu belirtilerek dosya iade edilmiş ise de;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesinin, “İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” şeklinde düzenlendiği, icra ceza mahkemesince verilen sadece tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlarına karşı itiraz edilmesi durumunda, mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye gönderebileceği,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353/2. maddesinin, “İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlendiği, karşılıksız çek düzenleme suçunun ise 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesinde, “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlendiği, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası gereğince tazyik ve disiplin hapsine hükmedilemeyeceği, karşılıksız çek düzenleme suçunun müeyyidesinin adli para cezası olarak düzenlenmiş ve buna yönelik itirazın anılan Kanun’un aynı maddesinin 2. fıkrasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununu hükümlerine tabi olduğu, ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/10/2006 tarihli ve 2006/168 esas, 2006/202 karar sayılı ilâmında yer alan, “…yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, İcra Ceza Mahkemelerinin, Asliye Mahkemesine denk olduğu kabul edilmektedir.” şeklindeki açıklama dikkate alındığında, icra ceza mahkemesinin bu doğrultuda vermiş olduğu karara karşı yapılacak itirazın, merci olarak ağır ceza mahkemesince incelenmesi gerektiği anlaşılmakla belirtilen hususta kanun yararına bozma yoluna başvurulmamıştır.
Dosya kapsamına göre, 6728 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle 5941 sayılı Kanun’un 3. maddesine 10. fıkra eklenerek “Lehine karekodlu çek düzenlenen lehdar, teslim aldığı çeki Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder. Karekodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” şeklinde karekodlu çekler yönünden yeni bir düzenleme getirildiği, kanun koyucunun 6728 sayılı Kanun’un 76/f maddesindeki düzenleme ile işbu karekodlu çekler için öngörülen yeni düzenlemenin yürürlük tarihinin ertelenmesini amaçladığı zira;
6728 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile değiştirilen 5941 sayılı Kanun’un 5.maddesinde “ (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur…Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.” şeklinde düzenleme yapılarak çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek eyleminin, adli para cezasını gerektirir bir suç olarak öngörüldüğü, aynı maddede bu suçtan dolayı açılan davaların İcra mahkemelerinde görüleceği ve 2004 sayılı Kanun’un 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usûlüne ilişkin hükümlerin uygulanacağının açıkça hükme bağlandığı, 2004 sayılı Kanun’un 349. maddesinde “Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, 5941 sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek suçundan dolayı şikâyetlerin doğrudan İcra mahkemelerine yapılması gerektiği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2017/407 değişik iş sayılı kararının CMK’nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre; gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden bir karar vermek suretiyle müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına 17/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.