Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/6806 E. 2018/11965 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6806
KARAR NO : 2018/11965
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

Özel belgede sahtecilik suçundan şüpheliler … ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/02/2018 tarihli ve 2017/5321 soruşturma, 2018/6206 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Konya 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/03/2018 tarihli ve 2018/1622 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 17/07/2018 gün ve 6620 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/07/2018 gün ve KYB-2018-63598 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda müştekinin söz konusu hattın üzerinden cihaz alma işleminin yapıldığı tarihte tarafların evli oldukları, satın alma işleminin müştekinin bilgisi dahilinde yapıldığına dair şüphelilerin birbirini doğrulayan beyanlarının olduğu, şüphelilerin suç işleme yönünde kasıtlarının bulunmadığı, sahtecilik suçununu manevi unsurunun oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Müştekinin, adına kayıtlı hat üzerine bilgisi ve rızası dışında cep telefonu alındığını, boşandığı eşi şüpheli …’ın satın alma işlemini gerçekleştirdiğini, cihazın alımı konusunda onay vermediğini, cep telefonunu alımı konusunda hiçbir talebinin bulunmadığı ve herhangi bir belgeye imza atmadığını belirterek şikayetçi olduğu yönündeki beyanları karşısında, şüphelilerden …’ın eski eşi olan müşteki ile olay gününden bir gün önce cep telefonu almak amacıyla Nakim İletişim’e gittikleri, daha sonra müştekinin kimliğini rızası ile kendisine verdiği ve eşinin hattı üzerine kendisinin imza atmak suretiyle cep telefonu aldığı yönündeki beyanları ile diğer şüpheli …’in aynı doğrultudaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, müştekinin kendisine ait olduğunu iddia ettiği hatta ilişkin aidiyet belgesinin bulunup bulunmadığı hususunda ilgili iletişim kurumuna yazı yazılması gerektiği, şüpheliler arasında aktedilen sözleşmenin yapıldığı yer olan Nakim İletişim’den getirtilerek dosya arasına alınması gerektiği ve akabinde cihaz alımına yönelik yapılan sözleşmedeki imzalarının kime ait olduğunun tespiti açısından imza incelemesine gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece şüphelilerin ve müştekinin beyanının alınması suretiyle yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara
karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Konya 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/03/2018 tarihli ve 2018/1622 değişik iş sayılı kararının CMK’nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre; gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden bir karar vermek suretiyle müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına 19/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.