Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/6440 E. 2018/11233 K. 01.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6440
KARAR NO : 2018/11233
KARAR TARİHİ : 01.11.2018

Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık …’in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Bafra İcra Ceza Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli ve 2018/88 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bafra 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2018 tarihli ve 2018/91 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 14/09/2018 gün ve 94660652-105-55-10528-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/09/2018 gün ve KYB.2018/76926 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
“Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 09/06/2016 tarihli ve 2016/3298 esas, 2016/19382 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 583/1. maddesinde yer alan “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında, sanığın Bafra İcra Müdürlüğünün 2016/5979 Esas sayılı dosyasında borçlu Bekoğlu Bilg. İnş. Elt. Gıda Oto Turizm Ltd. Şti.’ne ait borca icra kefili olduğuna dair 12/12/2017 tarihli haciz tutanağında ve haciz mahallinde alınan aynı tarihli taahhütnamede yapılan incelemede, sanığın imzası ve “okudum” ibaresi haricinde borcu üstlendiğine ilişkin kefalet tutanağında kendi el yazısı ile yazılmış başkaca bir ibarenin bulunmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikayete konu icra dosyası incelendiğinde sanık …’in alınan taahhütle aynı tarihte usulüne uygun şekilde icra kefili olduğu ve sürelerden feragat etmek suretiyle icra takibini kesinleştirerek 12/12/2017 tarihinde ödeme taahhüdünde bulunduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 01/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.