Yargıtay Kararı 19. Ceza Dairesi 2018/6064 E. 2018/13288 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6064
KARAR NO : 2018/13288
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Beraat

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Esas davadaki şikayete dayanak icra takip dosyasıda borçlu şirket yetkilisinin 04/08/2010 havale tarihli mal beyanı dilekçesinde icra emrini vekil vasıtasıyla tebellüğ ettiklerini belirtmesi, birleşen davada ise borçlu şirkete 27/07/2012 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması karşısında tebliğnamedeki asile tebligat yapılmaması nedeniyle suçların oluşmayacağı yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A- İİK’nun 345/a maddesine aykırılık suçundan sanıklar … ve … hakkında; İİK’nun 331, 332 ve 333/a maddelerine aykırılık suçlarından tüm sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik incelemede,
Sanıkların; İİK’nun 331. maddesine aykırılık suçunda borçlu şirketin hangi mal varlığını ne şekilde eksilttiklerinin, İİK’nun 332. maddesine aykırılık suçunda hangi fiil veya fiillerle aczine sebebiyet verdiği veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştırdıklarının şikayet dilekçesinde somut olarak gösterilmemesi karşısında İİK’nun 351. maddesi uyarınca hakimin resen araştırma yükümlülüğü olmadığı gerekçesiyle; İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanması, aynı kanunun 351. maddesinde de şikayetçinin dilekçe ve beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğunun belirtilmesi karşısında şikayet dilekçesinde borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, borçlu şirket üzerine kayıtlı araç üzerinde bir çok haciz bulunduğunun ve belirtilmesi ve sanıklar hakkında İİK’nun 345/a maddesine aykırılık suçundan da şikayette bulunulması nedeniyle iddia edilen fiillerin ispatı halinde başka suç oluşturacağı gerekçeleriyle sanıklar … ile Ünal Karahanın borçlu şirketin yetkili temsilcisi, İİK’nun 345/a maddesine aykırılık suçu yönünden ise ayrıca yönetim kurulu üyesi de olmamaları nedeniyle beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hükümler sonuç itibarıyla doğru olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B- İİK’nun 337/a maddesine aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede,
Sanıkların üzerlerine atılı “ticareti usulüne aykırı terk etmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup; Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 16/12/2013 tarihli yazısı ekindeki tahakkuk listesi ve beyanname dökümleri ve belgelerinden borçlu şirketin en geç 2011 yılı Ocak ayından itibaren faaliyetinin bulunmadığının anlaşılması ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 347. maddesinde düzenlenen “şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü karşısında, şikayetçi vekilince İİK’nun 347. maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 25/07/2013 tarihinde şikayette bulunulması nedeniyle, mahkemece şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, tebliğnameye aykırı olarak, İİK’nun 347. maddesi uyarınca şikayet hakkının DÜŞÜRÜLMESİNE,
C- İİK’nun 345/a maddesine aykırılık suçundan sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik incelemede,
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmü karşısında şikayet dilekçesini de içermeyen duruşma davetiyesi tebligatının doğrudan sanıkların MERNİS adreslerine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılıp yokluklarında hüküm kurmak suretiyle savunma haklarının kısıtlanması,
2- İİK’nun 345/a maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun’un 179 ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. (6762 sayılı TTK’nun 324.) maddesinde öngörülen koşullarda şikayet tarihi itibariyle şirketin aktif ve pasif durumu belirlenerek, sonucuna göre şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği cihetle, öncelikle Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 16/12/2013 tarihli yazısında belirtilen borçlu şirketin muhasebecisinden defterlerin akıbeti sorulup, borçlu şirkete ait ticari defterler, kayıtlar ve banka hesapları üzerinde kesinleşmiş tüm icra takip dosyalarının borçları da pasife dahil edilecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, borçlu şirketin iflas şartları oluşmuşsa ilk kez hangi tarihte oluştuğu da tespit edilip şikayet süresinde ise sanıkların tespit edilen tarih itibarıyla borçlu şirketin yetkili temsilcisi veya yönetim kurulu üyesi olup olmadıkları da araştırılarak hukuki durumlarının takdiri gerekirken, şikayet tarihi olan 25/07/2013 tarihi itibariyle mevcut durumu tespit etmeyen sadece 2012 yılına ait bilanço esas alınarak düzenlenen yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 17/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.